THY Boeing 737-800’den Zararda mı?

by Özgün Günyar

Herkese merhaba! Bu yazımda serinin ikinci bölümüyle devam ediyoruz: Gazi Meclis’te Havacılık Konuşmaları THY Boeing 737-800’den Zararda mı ? bölümü sizlerle!

Gazi Mecliste Havacılık Konuşmaları – Bölüm 2

Boeing 737-800 THY Filosunda

UĞUR CEBECİ’NİN HÜRRİYET GAZETESİNDE YER ALAN 1 KASIM 1998 TARİHLİ KÖŞE YAZISINDAN ALINMIŞTIR.

Türk Hava Yolları filosuna yarın altı yeni uçak katılıyor. Yeni doğmuş, yeni nesil uçaklar bunlar. Boeing 737-800. Orta kapasitede, orta menzilli uçaklar.

Çok büyük bir aksilik olmazsa, yarın sabah saatlerinde Türk semalarına girecekler. Sevgi ile karşılanacaklar. Ne güzel Cumhuriyetin 75’inci yıl kutlamalarına yetişecekler.

Artık onlar yaşamımıza girecekler. Yeni teknoloji ürünü, üçüncü nesil Boeing 737 uçakları Türk Hava Yolları filosunda gelecek dört yıl içinde sayıları hızla artarak çoğunluk ünvanını ele geçirecekler.

Aylardır Bekleniyordu

Teslimatları temmuz ayından bu yana beklenen THY’nin Boeing B737-800’lerinin sayısı dört yıl boyu sürecek teslimatlarla 26’ya kadar çıkacak. THY bu uçaklardan memnun kalırsa ve ihtiyaç büyürse 23 tane daha alacak.

İlk imal edilen 6 uçağı teslim almak üzere Seattle’daki Boeing fabrikalarına Uçuş İşletmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Oktay Öztekin başkanlığında 19 pilot, 1 dispeç ve Teknikten sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cemil Kayahan başkanlığında da 4 teknisyen gitti. Seattle’dan uçakları teslim alacak olan ekip Montreal ve Keflavik üzerinden uçarak B737-800’leri İstanbul’a getirecekler.

Sipariş Rekoru Kırdı

Dünyanın en çok satan uçağı unvanını elinde bulunduran B737 şu ana kadar 4 bin 179 adet sipariş aldı. Bunlardan 3158 adeti kullanıcılara teslim edildi. Dünyada her 6 saniyede bir B737’lerden biri kalkıyor. Her saniye gökyüzünde 825 adet B737 uçuyor. THY’nin sipariş verdiği 800 modelinden ise 449 adet sipariş bulunuyor. Bunlardan 31 adeti teslim edilerek çeşitli hava yollarında uçuşlarına başladı.

Yaklaşık 30 yıldır üretilen B737’lerin ilk nesil olarak kabul edilen modellerinin 100 ve 200 serileri bulunuyor. Uzun yıllar üretim hattında kalan bu uçaklar yerlerini daha sonra 1980’lerde tasarlanan ikinci nesil 300, 400 ve 500 modellerine bıraktı. İkinci nesil B737’lerden THY’den 400’den 28, 500 serisinden ise 2 adet bulunuyor. THY dışında İstanbul Havayolları’nda 10, Pegasus’da 8 ve Sunexpress’de ise 5 adet B737 300 ve 400 modeli var. Yeni nesil B737’lerin 800 modelinden Pegasus Havayolları’nın bir adet siparişi bulunuyor.

Yeni Nesil

Boeing, orta menzilli uçak ailesini 21’inci yüzyıla taşımak için 1990’lı yılların başında yeni bir çalışma başlattı. ‘Yeni Nesil Boeing 737’ adı verilen proje ilk siparişlerin 1993 kasımında 63 uçaklık Amerikan Southwest siparişiyle resmen başlamış oldu.

Boeing’in yeni nesil Boeing 737’lerinde dört ayrı model sunuyor. Bunlar iki sınıfta koltuk kapasiteleri 110 ve 189 arasında değişen 600, 700, 800 ve 900.

Genel karakter olarak yeni nesil Boeing 737’ler ikinci nesil 300, 400 ve 500’den daha büyük kanatlara, yüksek seyir süratine, uzun menzile ve daha az yakıt harcayan yeni motorlara sahip. Boeing’in uçuş maliyetini düşürmeyi temel amaç edindiği yeni nesil Boeing 737’ler için 1993’den bu yana 1100 adete yakın sipariş alındı.

737 ailesinin en küçük üyesi Boing 600, eski 500’ün yerini alması için tasarlandı. Uçak iki sınıflı 110, tek sınıflı 132 koltuklu. B737-700 ise 300 ile aynı gövde boyuna sahip. Koltuk kapasitesi sınıf değişikliklerine göre 126-149 arasında değişiyor. THY’nin de 26’sı kesin 23’ü opsiyon toplam 49 adet sipariş verdiği 800 modeli ise 400’den 3 metre 10 santimetre daha uzun. Koltuk kapasitesi ise iki sınıflı 162, tek sınıflı ise 189. Ancak koltuk kapasitesi hava yolunun tercihine göre değişebiliyor.

Örneğin Türk Hava Yolları uçaklarını 20’si business, 135’i de ekonomi olmak üzere 155 koltuklu istedi.

Yeni Kanatlar

Üçüncü nesil B737’lerdeki en büyük değişikliklerin başında yeni kanatlar geliyor. Boeing mühendisleri tarafından yeniden tasarlanan kanatlarda sürtünme en aza indirildi. Özel tasarımın sayesinde ikinci nesil B737’lerin hızları maksimum 0.79 mach yani saatte 848 kilometreyken yeni nesilde sürat 0.82 mach yani saatte 881 kilometreye çıkartıldı. Tasarımın değiştirilmesiyle birlikte eskiden 11 bin 121 metre olan maksimum seyir irtifası üçüncü nesil B737’lerde 12 bin 424 metreye yükseldi. Böylece yeni B737’ler yoğun hava trafiğine takılmadan daha yüksekten uçabiliyor. Kanatların boyunun yanı sıra eni de genişletilmesi yakıt deposu hacmi yüzde 30 oranında arttırıldı. Yakıtın artışı uçağın menzilini de uzattı. Artan ağırlığın taşınması için kanatların yanı sıra uçağın dikey ve yatay stablizerleri yani kuyruk tarafı da yeniden tasarlandı. Kuyruk 1 metre 40 santimetre uzatıldı.

Ekonomik Motorlar

Lauda Air Boeing 737-800 Motoru

B737’lerin yeni modellerinde, 300, 400 ve 500’de olduğu gibi CFM56 serisi motorlar kullanılıyor. Amerikan General Electric ve Fransız Snecma ortaklığında üretilen CFM56 motorları aynı zamanda Airbus A340 ve A320 gibi uçaklara da güç veriyor. Yeni nesil B737’de CFM56’ların 7 serisi bulunuyor. Bu motorun yakıt harcama ve bakım maliyetleri şu andaki kullanılanlara oranla yüzde 25 daha ucuz. Yeni 7 serisinin bakım sisteminde ayrı parçalar yerine tek kompenent kullanımına gidildi. Yeni nesil motorda birçok parça da eski motordakilerle aynı. Bu sayede ikinci nesil 737 işleten hava yolları yeni uçağa geçtiklerinde yedek parça stokları için fazla bir masraf yapmak zorunda da kalmıyorlar. CFM56-7 serisi motorların itiş gücü de yüzde 10 arttırılarak 26 bin 400 libre’ye çıkartıldı.

Gerçekleştirilen önemli teknik özellikler sayesinde uçağın sefere çıkma oranında artış sağlandı. İkinci nesil B737’lerde yüzde arıza yapmama yüzde 99.4’ken yeni nesilde bu oran yüzde 99.7’ye yükseldi.

Kabin Değişti

B737-800 Glass Cockpit (cam kokpit)

Uçakların kabinlerinin tasarımı Boeing 777’lerin kabinlerinin tasarlanmasında kullanılan bilgisayar programlarıyla yapıldı. Bu sayede yolcuya çok daha fazla alan bırakılırken esnek ve göze hitap eden bir kabin düzenine geçilmiş oldu. Ayrıca kabin içindeki mutfak ve tuvalet bölümleri de daha kullanışlı hale getirildi.

Pilot kabininde ise artık tamamen ‘glass cockpit’ yani cam kokpite geçildi. Tüm veriler göstergeler yerine bilgisayar ekranlarından takip ediliyor. Bu tür yeniliklere rağmen kokpit yapısı eski nesil 737’lerle benzer. Bu yüzden de pilotlar kısa bir eğitimden sonra yeni nesil uçaklara intibak edebilecekler. Ayrıca yeni kokpit B757, 767 ve 777’lerle de uyumlu. Yani pilotlar bu uçaklardan kolayca diğer büyük modellere geçebilecekler. Kuşkusuz kısa bir eğitimden sonra.

Artık Türkiye’nin yeni nesil uçakları var. Umarız kazasız, belasız uçuşlarla yaşamımızı paylaşırlar.

Nasıl getiriliyor

Yaklaşık 2 ay önce ilk pilot ve teknik ekip uçakların intibak eğitimleri için Seattle’daki Boeing fabrikasına gönderildi. Burada THY’nin pilotları ve teknik ekipleri B737-800’ün tip sertifikalarını aldılar. Pilotların tip eğitimleri 2 sorti simülatör uçuşu ve yer derslerinden oluşuyor. Bu eğitim yaklaşık 3 gün sürüyor.

Uçaklar teslim edileceği zaman, THY pilotlarıyla birlikte üretici firmanın test pilotları deneme uçuşuna çıkıyorlar. Uçuşta sorun çıkmazsa ve yeterli bulunursa uçak THY’nin teknik ekibi tarafından da kontrol edilerek teslim alınıyor.

B737-800’leri bugün teslim alan Türk pilotları sabah saatlerinde Seattle’dan kalkıyorlar. Buradan 4 saat 20 dakikalık bir uçuşla Kanada Montreal’a geçecek 6 uçak, yakıt ikmalinden sonra 4 buçuk saatlik uçuşla İzlanda Keflavik’e inecekler. Keflavik’te bir gece konaklayacak olan pilotlar yarın sabah İstanbul’a hareket edecekler. Keflavik’den 5 buçuk saat sürmesi planlanan uçuş sonrasında B737-800’lerin öğleden önce İstanbul Atatürk Hava Limanına inmeleri planlanıyor.

UĞUR CEBECİ’NİN HÜRRİYET GAZETESİNDE YER ALAN 8 KASIM 1998 TARİHLİ KÖŞE YAZISINDAN ALINMIŞTIR.

B737-800’ler Bu Hafta Seferlere Başladı.

Atatürk Havalimanı böylesine güzel bir haftayı belki çok uzun süredir yaşamamıştı.

Geçtiğimiz hafta çarşamba günü Türk Hava Yolları Bakım Hangarı’nın önünde altı yeni Boeing 737-800 uçağı belki de son kez bir arada duruyordu. Çok hoş bir kahvaltı hazırlanmıştı. Bir tarafta bakımdaki uçaklar, kapı önünde yeni kuşlar, sevinçle koşuşan insanlar… Diğer tarafta uçakları okşayan teknisyenler, yeni nesil Boeing’leri selamlayan pilotlar onlarla ilk sıcak teması gerçekleştiriyorlardı.

Türkiye’nin yeni uçakları, üçüncü nesil Boeing’ler çevresinde sessizce bir sevgi zinciri oluşmuştu.

Kanatları geniş, kuyruk dikmeleri yüksek ve heybetli, motorları güçlü, 737 ailesinin boyu uzamış, endamı hoşlaşmış yeni uçakları kapılarını açmış ilk yolcularını bekliyorlardı. Bir kamu kuruluşu olmasına rağmen Türk Hava Yolları bu mutlu güne özel bir şirketin düzenleyebileceği görkemli bir törenle merhaba diyordu.

Çevremde bütün eski dostlar vardı. Türk Hava Yolları’na yıllarını vermiş teknik adamlar, müdürler, başkanlar, pilotlar, kabin memurları uçaklara bakıp ‘ne güzeller’ diye fısıldaşıyorlardı.

O teknoloji harikası metallerle bütünleştik. Bakışlarımızla selamlaştık. ‘Nazar değmesin’ gibi hoş klasik sözcüklerle tanıştık.

Başbakan Geliyor

Yeni uçakların tanıtım törenine Başbakan Mesut Yılmaz Güven Air’e ait Bell 430 VIP helikopteri ile geldi. Apronun bir kenarına indi ve alkışlarla uçakların arasından geçti. Hem karşılayıcıların ellerini sıktı, hem de yeni uçakları gördü, gözleri ile selamladı.

Kimse konuşmasını çok uzatmadı. Hangarın tam önündeki TC-JFD çağrı kodlu ‘Rize’ uçağına alındık. İçeri adım attığımda inanılmaz bir keyif aldım. Halılar koltuklar, kaplamalar, metaller hepsi ayrı bir koku ile yeniliğin zevkini sundular.

Kokpit ise şıkır şıkırdı. Boeing’in ikinci neslindeki karmaşa kaybolmuştu. Bu üçüncü yeni nesil 737 uçaklarında cam kokpit daha anlaşılır hale gelmişti. Tüm sistemler 5 ayrı bilgisayar ekranında pilotun önüne geliyordu. Uçaktaki mükemmel bilgisayar her yeri pilot adına gözlüyordu. Her sistemi kontrol eden sistemler topluluğu uçağın karmaşık yapısında bilinmeyenleri, olabilecek talihsizlikleri ekranlara taşıyordu.

Güzel Bir Business

Kabine girdiğimde kendi kendime ‘İşte adam gibi bir business koltuğu’ dedim. İlk bakışta dikkatimi çekenler:

THY B737-800 Business
  • İki sıralı düzende business class, uçak tipine, menziline göre dünya standardında.
  • Koltukların yatış açısı çok güzel.
  • Koltuk sertliği hızla vücudun şeklini alabilecek uygunlukta ve kolay deforme olmayacak yapıda.
  • Bacak kesme noktasındaki eğimler mükemmeldi. Kan dolaşımını zorlamayacak cinsten görünüyor.
  • Aradaki kol koyma yeri geniş servise yardımcı oluyor.
  • Koltuk arkalarındaki ceket asma yeri köşeye yakın uygun bir yerde.
  • Kol koyma ortak bölümünde ortadan çıkan küçük tepsi içki-meyve suyu servisinde masa açma zorunluluğunu kaldırıyor.
  • Kol koyma yerinden çıkan katlanabilir masa ve öne çıkış kayması iyi.
  • Baş üzerinden otomatik açılan ekranların koltuğa uzaklığı boynu zorlamadan seyredilebilir ölçüde.
  • Oturulan koltuğun önündeki koltuk arkasının içinin oyuk şekli insanı daha geniş bir yerde oturuyor hissi ile rahatlatıyor.
  • Koltuk arasındaki cep üzerine konan ve içini gösteren küçük file, yolculuk sırasında buraya atılanları görme ve unutmama imkanını sağlıyor. Oraya çöp atıldığında da utanmak için yolcuya bir fırsat tanıyor.
  • Koltuk arasındaki bölümün oturma yeri ile birleştiği bölümde yaratılan çukur kısım uçuş sırasında yolcunun rahatça kitabını vs. koymasını sağlıyor. Kötü bir yanı da unutma ihtimalini de arttıracak cinsten gibi görünüyor.
  • Baş üzerindeki hostes çağırma butonu, okuma ışığı açma düğmesi uygun uzaklıkta.
  • Ayakları koymak için hareketli bir parça yüksekliği istenildiği gibi ayarlanarak orta uzun uçuşlarda rahatlık sağlıyor. Ama açık renkleri nedeniyle çabuk kir gösterecek. Temiz uçağa bile kirli görünümü verebilir. En iyisi bundan sonraki uçaklarda ayak koyma yerlerinin halılara uygun olarak koyu lacivert yapılması.
  • Uçakta kabindeki bagaj koyma yerleri önünde tutunmaya yarayan oluk bagaj koyarken denge sağlanmasına yardımcı oluyor.
  • Kabin girişinde ortada tavandan açılan ve içine sağlık kiti ile oksijen tüpünün konduğu bölüm uçağın en ilginç ayrıntılarından biri.

Ekonomi Bölümü

Bu bölüm için seçilen koltuklar standartların en rahatı olarak seçilmişti. Bir süre oturdum. Bel kavraması, başı arkaya koymada rahatsızlık yaratmaması koltuğun yapısının iyi olmasını hemen anlamamı sağladı. Ekonomi bölümünde ilk beğendiklerim şunlar oldu:

THY B737-800 Ekonomi
  • İki koltuk aralığı ne çok dar ne de geniş. Standartların üzerinde rahat görünüyor.
  • Koltukların yatış açısı iyi. Koltuk yattığında arka koltukta yarı yatış hizasında sorunsuz bir yolculuk imkanı doğuyor. Ön koltuk yattığında arkadakinin rahatsızlık oranı düşük.
  • Boeing 737-400/500 serisine göre ekonomi bölümü ferah görünüyor. Klasik sıkışıklık hissedilmiyor.
  • Uçağın orta bölümünde kanat üzerinde sağ ve solda ikişer toplam dört adet olan acil tahliye kapılarının yanı en ideal koltuklar. Bu koltukların ölçüsü standart olmasına karşın business class rahatlığı sunuyor.
  • Açık renkler çok iyi aydınlatma ekonomi kabinine derinlik ve genişlik kazandırmış.
  • Ekonomi sınıfı için orta mesafe menzilindeki bir uçakta olabilecek tüm imkanlar bu uçakta fazlasıyla var.
  • Servis masalarının boyutları ile uygun seçilmiş. Zorlayıcı değil. Masa açıkken bile az da olsa hareket imkanı var.
  • Servis troleylerinin ölçüleri çok iyi ayarlandığı için servis sırasında bile ekonomi koridorunda büyük sıkıntı yaşanmıyor.
  • Bu bölümdeki tuvaletler ikinci nesil Boeing 737’lere göre daha iyi dizayn edilmiş. Kabinde kapladıkları hacim aynı olmakla birlikte rahat, içerideki hareket imkanı daha fazla.
  • Mutfak bölümü kabin memurlarının hareket kabiliyetini arttıracak detaylara sahip. Boeing, B777’lerde kullandığı kabin, mutfak ve tuvalet tasarımlarını yeni nesil 737’lere de uygulamış. Ortaya oldukça yumuşak hatlara sahip, gözü yormayan ve çok kullanışlı mekanlar ortaya çıkmış.

İlk Uçuşun Keyfi

THY’nin hazırladığı iç dizaynı Boeing o kadar çok beğenmiş ki, artık müşterilerine bu şekli önermeye başlamış. Uçağın kokpiti ise mükemmel. Bir bakıma üçüncü nesilde kusursuzluğa erişilmiş gibi görünüyor. İlk uçuşta 155 konuk ile havalandık. Tırmanış ağır ve biraz uzundu. Sanırım ağırlığı artan uçakta tırmanışın biraz daha uzun sürmesi normaldi. Uçak düz uçuşa geçtiğinde inanılmaz bir rahatlık vardı. Güçlendirilmiş motorlar tırmanışta maksimum gaz açışı ile hafif tiz sesler çıkardılar. Ürkütücü olmayan bu ses gazın normale çekilmesi ile kayboldu. Doğal olan bu ses uçağı dinleme alışkanlığı olan yolcular için başlangıçta yadırgansa da sonra alışılacak bir standarttır.

Kalkıştan sonra Ankara’ya doğru yöneldik. Sarı bozkırların üzerinden tekrar İstanbul’a dönerek alçalmaya başladık. Yeni uçakla İstanbul üzerinde oldukça alçak sayılabilecek bir uçuş yaptık. İstanbul gerçekten kanatlarımız altına serilirken, bir yolcu uçağı ile alçak uçuşta tedirgin oldum. Kuşkusuz uçağın tutunma ile ile ilgili bir sorunu yoktu. Ama ben hep uçakların olması gereken yükseklikte uçmasından rahatlık duyuyorum.

Gelelim bizim pilotlara. B737 filosunun pilotlarını hep çok beğeniyorum. Bu uçağa da kısa sürede ‘intibak’ etmişler. B737-800’ü tedirgin değil, kararlı kullandılar. Tekerlek kesmemizden 55 dakika sonra 1.8-3.6 pistinin 1.8 başına hızlı geldik. Revers açma zamanı iyi gibiydi. Belki bizim rahatımız için pisti rahat kullandılar. Huzursuz olmadım.

Gelelim Yolculara

Mutlu haftanın sonunda yeni altı uçak seferlere başladı. Şimdi uçaklar mühendislere, teknisyenlere, pilotlara THY işletmecilerine olduğu kadar yolculara da emanet. Ne var ki, bazen yepyeni bir uçak seferden feci şekilde kirlenmiş, kirletilmiş dönüyor. Hatta kırılmış koltuk masaları, çalınmış küllükler, zorlanarak kapatılmış üst bagaj menteşeleri atmış, tuvaletleri tıkanmış olarak iniyor. Biz yolculara düşen görev bu uçaklarda, evimizde gösterdiğimiz özenle seyahat etmek. Kirletmeden, çizmeden, kırmadan, onları incitmeden yolculuk yapmamız gerekiyor. Uçaklar tescilleri ile THY’nin malı görünüyor ama aslında onların gerçek sahibi bizleriz. Ve o uçaklar gittikleri ülkelerde kapılarını açtıklarında bizim evimizin kapısı açılıyor diye düşünmeliyiz. Canlarını acıtmadan, güzelliklerini bozmadan, işkence etmeden, kirletmeden, kırıp dökmeden yolculuk yapmalıyız.

Buna uçaklarımızın öyle çok ihtiyacı var ki…

Çok mutluyuz

İşin Boeing cephesinde yer alan iki Türk uçakların teslimatında en fazla mutlu olan kişilerdi. Tibet Giray, Boeing Kontrat Bölümü Başkanı ve Serdar Gürz Boeing Satışlar Teknik Sorumlusu. Onların işi çok zordu. Hem Boeing’in hem de Türkiye’nin çıkarlarını düşünmek zorundaydılar. Uçakların zamanında teslimi için büyük çaba harcadılar. Çeşitli nedenlerle gecikme olunca en büyük üzüntüyü onlar yaşadılar. Çünkü onların klasik kontratları dışında duygusal sorumlulukları da vardı. Teslim töreni için Seattle’dan İstanbul’a gelen Tibet Giray ve Serdar Gürz teslimattan en fazla keyif duyan kişilerdi. Boeing fabrikalarında önemli yerleri olan Tibet Giray ve Serdar Gürz, ‘Biz çok mutluyuz. Bugünü çok büyük heyecanla beklemiştik.’ dediler.

Doğru karar verdik

Bütün hafta boyunca en fazla heyecanı çeken ikili, THY Yönetim kurulu Başkanı Dr. Cem Kozlu ve Genel Müdür Yusuf Bolayırlı oldu. Aylar önce aldıkları kararın sonucunu bekliyorlardı. Sonunda sipariş verilen 26 uçaktan ilk altısı geldi. Dr. Kozlu ‘Büyük uçak alımında nasıl Boeing 747’yi seçmediysek, orta menzilli uçak alımında da doğru karar vererek Boeing 737’yi seçtik dedi. Genel Müdür Yusuf Bolayırlı da uçak seçiminde THY’nin çok büyük bir deneyime sahip olduğunu, uçak alınmayan dönemlerde bile komisyonların sürekli gelişimleri izleyerek filo yapısına uygun modeller üzerinde araştırma yaptıklarını söyledi. Bolayırlı uçak seçiminin THY’de uzmanlık dalı haline geldiğini vurguladı. Seçilen uçaklar kadar iç dizaynlarının da önem taşıdığını belirtti.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NİN THY’NIN ZARARI GÜNDEMİ İLE TOPLANMASI

21. Dönem 2. Yasama Yılı 11. Birleşimi 2. oturum olmak üzere; 26 Ekim 1999 Salı günü saat 15.00’da toplanır.Oturumu TBMM Başkanvekili Murat Sökmenoğlu yönetmektedir. Katipler Melda Bayer (Ankara  Mv.) ve Mehmet Elkatmış (Nevşehir Mv.)’tır.Konya Milletvekili Veysel Candan ve 21 arkadaşının, Türk Hava Yollarının zarar etmesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeye geçiyoruz.

3. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 21 arkadaşının, THY’nin zarar etmesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3)

BAŞKAN – Hükümet?.. Yok.

Hükümet 6.7.1999 tarihli 29 uncu Birleşimde temsil edilmediğinden, görüşmelere başlıyoruz efendim.

Önerge daha önce okunduğu için tekrar okutmuyorum.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği diğer imza sahiplerine söz verilecektir.

Konuşma süreleri, hükümet ve grupların 20’şer dakika, önerge sahibi için de 10 dakikadır.

Şimdi söz alan sayın üyelerin isimlerini okutuyorum…

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Grubumuz adına Trabzon Milletvekili Sayın Orhan Bıçakçıoğlu konuşacaklar.

BAŞKAN – İlk söz, hükümet adına…

Sayın Bakan, konuşacak mısınız efendim?

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) – Hayır.

BAŞKAN – Siz konuşmuyorsunuz; Hükümet, hakkını kaybetti.

Milliyetçi Hareket Partisi adına, Trabzon Milletvekili Sayın Orhan Bıçakçıoğlu; buyurun.


MHP Grubu Adına Orhan BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon Mv.)

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk Hava Yollarının, özellikle uçak alım işlemleri hakkında Meclis araştırması açılması konusunda söz almış bulunmaktayım. Sözlerime, birtakım tespitlerle başlamak isterim.

Ülkemizde sivil havacılık faaliyetleri, 20. Yüzyılın başlarında, Fransız ve İtalyan havayolları tarafından, İstanbul merkezli Avrupa seferleriyle başlamış bulunmaktadır. Daha sonra, 1933 yılında, ülkemizin millî hava yolu ve bayrak taşıyıcısı Türk Hava Yollarının ilk temelleri atılmış ve küçük uçaklarla yakın mesafeli ve sınırlı yerli bir havacılık faaliyeti başlamıştır. Zaman içerisinde şirket filosuna orta ve uzun menzilli uçakların katılımıyla kıtalararası taşımacılığa başlanmış ve bugünkü modern ve dünyaca hatırı sayılan Türk Hava Yolları oluşmuştur. Bu açıdan, Türk Hava Yollarının bugünlere ulaşmasında emeği bulunan herkese teşekkürü bir borç olarak kabul etmekteyim.

Ülkemizde Türk Hava Yollarıyla başlayan sivil havacılık faaliyetleri, zaman içerisinde çok gelişmiş ve özellikle 1983 yılında çıkarılan 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanununu takiben birçok yerli hava yolu şirketi kurulmuş bulunmaktadır. Halen, bu özel havayollarının Türk hava taşımacılığındaki yerini de takdir etmek gerekmektedir.

Özel sektör havayollarımızın toplamı, bugün, neredeyse Türk Hava Yollarınınki kadar uçağı ve kapasiteyi piyasaya sunma imkânına kavuşmuş bulunmaktadır. Ülkemizde faaliyet gösteren özel havayolları, genellikle charter taşımacılığı suretiyle ülkemize turist ve döviz taşımaktayken, Türk Hava Yolları da, dünyanın her yerinde, ülkemizi ve bayrağımızı temsil etmektedir.

Halen iç hatlarda tarifeli olarak sefer düzenleyen özel bir hava yolu olmaması nedeniyle rekabet ortamının oluşmamasından dolayı üzüntü duymaktayım;

Ancak, aynı zamanda, uluslararası alanda, hem Türk Hava Yollarının hem de diğer yerli özel havayollarımızın göstermekte olduğu performanstan da gurur duymaktayım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemize yılda 20 milyonun üzerinde uluslararası yolcu taşınmakta olup, önceleri bu yolcuların yüzde 60’tan fazlasını yabancı havayolları taşımaktayken, bugün, bunun neredeyse dörtte 1’ini Türk Hava Yolları taşımakta; yerli özel havayollarının son yıllarda gösterdiği atak ve atılım sonucunda yabancı havayollarının paylarının sürekli olarak azaldığını ve yüzde 40’ın altına düştüğünü görmek bizi memnun etmekte ve sevindirmektedir.

Ülkemizdeki gelişmeleri, dünya havayolları içerisindeki konum açısından da değerlendirmekte fayda bulunmaktadır. Bu açıdan, Türk Hava Yollarımızın göğsümüzü kabarttığını söylemek gerekmektedir.

Türk Hava Yolları, 300 civarındaki uluslararası hava yolları arasında her zaman ilk sıralarda yer almış ve bunu devamlı olarak muhafaza etmiş bulunmaktadır. 1998 yılı verilerine baktığımızda, taşıdığı yaklaşık 11 milyon yolcuyla, Türk Hava Yolları, dünyanın en büyük ilk 50 hava yolu içerisinde 38 inci sırada yer alırken, aynı zamanda, Avrupa’daki en büyük ilk 10 uluslararası hava yolu şirketi içinde yer almaktadır.

Tabiî ki, değerlendirmeyi, sadece taşınan yolcuyla sınırlamak, Türk Hava Yollarına haksızlık yapmak olacaktır. Yine, dünyadaki havayollarının hizmet kalitesi açısından değerlendirilmesinin yapıldığı yarışmada, Türk Hava Yolları, birçok Avrupa hava yolunu da geride bırakarak, dünyanın en iyi hizmet veren 7. hava yolu unvanını elde etmiş ve halen gururla taşımaktadır.

Türk Hava Yolları, sen 5 yılda, uçtuğu toplam uçuş noktasını 81’den 108’e, filosundaki uçak sayısını 64’ten 76’ya yükselterek, kapasitesini yüzde 40, trafiğini yüzde 34 artırmış, ortalama yüzde 65 yolcu doluluk oranı elde etmiştir. Gösterdiği bu istikrarlı ve olumlu gelişimle, Avrupa ve dünya hava yolları sıralamasındaki yerini korumuştur. Gösterdiği hızlı gelişim ve hizmet kalitesi yüksekliğiyle birlikte büyük yatırımlar gerçekleştirmiş ve son 4 yılda bilançosunu kârla kapatmayı başarmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1990 yılında özelleştirme kapsamına alınan Türk Hava Yollarının bugüne kadar çok küçük bir hissesi borsada satılmış; ancak, diğer hisselerinin, halen, özelleştirilmesi için çalışmalar devam etmektedir. Ülkemizin temsilcisi ve bayrak taşıyıcısı olan Türk Hava Yollarının özelleştirilmesinde, birçok husus içerisinde, millilik boyutunun göz ardı edilmemesi ve şirket hisselerinin tamamının veya yüzde 49’dan fazlasının satılmaması gerektiği kanaatindeyim. Aynı zamanda, yapılması düşünülen özelleştirmenin, Türk Hava Yolları hisselerinin diğer bir hava yoluna satılması şeklinde gerçekleştirilmesinden mümkün olduğunca kaçınılmasında fayda bulmaktayım.

Son iki yıldan bu yana, kamuoyunun gündeminde bulunan bir yabancı oluşumun, grubun şemsiyesi altında bulunma yaklaşımının bu açıdan da dikkate alınması ve Türk Hava Yollarının, bir başka devletin hava yollarının boyunduruğundan ve sömürgeci yaklaşımından kurtarılması için tüm yetkililerin dikkatini çekmek isterim.

Burada amacımız, tabii ki, Türk Hava Yollarının uluslararası iş birliği yapmasını eleştirmek değildir. Uluslararası iş birliği grupları içerisinde, Türk Hava Yolları, isim ve imajıyla, ülkemiz kimliğine en uygun bir grup içinde ve Türk Hava Yollarının kendi güç ve ismiyle bulunmasını hatırlatmakta fayda bulunmaktadır.

Türk Hava Yollarını değerlendirirken, diğer önemli bir noktanın, ülke güvenliği için hizmet vermekte olan bir kısım kamu görevlisinin OHAL Bölgesine indirimli olarak taşınması için gösterdiği çaba ve destek olduğunu söylemek gerekir. Burada belirtilmesi gereken iki önemli husus bulunmaktadır:

Birincisi, OHAL Bölgesine yapılan indirimin, sadece asker, polis, vali, kaymakam, öğretmen, hakim, doktorla sınırlı olması ve hatta, bunlar arasında da farklı uygulamalara gidilerek, bir kısmına yüzde 50, bir kısmına yüzde 20 indirim uygulanmasıdır. Bundan vazgeçip, bütün kamu görevlilerinin aynı indirim oranından faydalanması sağlanmalıdır. OHAL Bölgesindeki illerimize yönelik olarak başlatılan yatırım ve destek atağına katkıda bulunmak amacıyla, mümkünse, bu illere yapılan indirim uygulamasının sivil yolcular için de sağlanması düşünülmelidir.

İkincisi, indirimler sonucunda, Türk Hava Yollarının bu noktalara taşıdığı yolculardan bir kâr elde etmesi mümkün değildir. Hatta, yıllık ortalama 6-7 trilyon Türk Lirası zarar etmekte olduğu bilinmektedir. O zaman, böylesine önemli ve özelliği bulunan bir kurumun zarara uğramasını önlemek, bizim görevimiz olmalıdır. Bu nedenle, Sayın Plan ve Bütçe Komisyonunun durumu özenle dikkate alması ve Türk Hava Yollarının OHAL Bölgesine uçuşlardan kaynaklanan zararını tazmin edecek bir ödeneği de bütçeye koyması gerekmektedir.

Böylesine büyük bir coğrafyada, yani, dünya çapında faaliyet gösteren, 24 saat ve 365 gün hizmet veren bir kurumun tüm işlerinin de dünyadaki diğer hava yollarıyla uyum içinde yapılması, malî büyüklüğü de dikkate alındığında -ki, yıllık cirosu 1,5 milyar dolardır- bir otokontrol ve etkin denetim sistemi kurulması kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Özellikle, Meclis araştırmasının da konusu olan uçak alımlarına gelince: Her dönem, kamuoyunda tartışılır alımlar olmuştur ve birçok iddia ortaya atılmıştır.

Hatırlanacak olursa, daha önce de, RJ uçaklarının alımlarıyla ilgili olarak birçok iddia ortaya atılmış bulunmaktadır. Benzer iddialar, şirket tarafından alınmasına karar verilen ve şu an bir kısmı teslim alınan, 49 adet B 737-800 uçağıyla ilgili olarak da söylenmektedir. Bu uçakların alımına ilişkin çalışmalar, 1997 yılı, hatta, 1996 yılına dayanmaktadır. Türk Hava Yolları filosunu gençleştirmek ve geliştirmek için uçak alma ihtiyacı üzerine, hangi uçağın alınması gerektiğini tespit etmek üzere, çalışmalara, 1996 yılının sonlarında başlanılmış bulunmaktadır.

Çalışmalarda, ilk defa olarak, hangi uçağın alınacağına önceden karar verilerek hareket edilmemiş ve hangi uçak tipinin şirket için daha iyi olacağı araştırılmıştır. Aynı zamanda, uçakların satın alınmasıyla yetinmek yerine, ülkemize, sivil uçaklar hakkında bilgi, tecrübe ve en önemlisi, üretim sağlamak üzere bir yaklaşım sergilenmiştir.

Dünyada, Türk Hava Yollarının ihtiyacı olan yolcu uçağı üretimi, sadece Boeing ve Airbus firmaları tarafından yapılmaktadır. Yani, Türk Hava Yolları tarafından yapılacak olan tercih, birçok alternatiften biri değil, sadece iki alternatiften birinin tercihi olarak gerçekleştirmekten başka bir şey değildi. Yapılan değerlendirmeler; uçakların değeri, uçakların yolcu, kargo ve menzil kapasiteleri, uçakların işletme maliyetleri, leasing ve satın alma opsiyonları, yedek parçalarının maliyetleri ve bakım ihtiyaçlarının şirket tarafından karşılanabilmesi yeteneği, uçakları kullanacak pilotların alması gereken eğitimlerinin maliyet ve zaman boyutları başta olmak üzere, tüm hususlar dikkate alınarak gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.

Aynı zamanda, daha önce belirttiğim gibi, ilk defa olarak satın alınacak uçaklarla ilgili olarak, üretici firma tarafından tanınan off-set, yani üretime katılma hakkı, fiyattan indirim almak yerine, ülkemizin üretim faaliyetlerine katılması şeklinde, bu alımda kullanılmıştır.

Uçakların malî boyutları Türk Hava Yolları tarafından değerlendirilirken, üretime ilişkin hususlar, Başbakanlıkta, Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından kurulan Teknoloji ve Üretim Müşavirliği aracılığıyla değerlendirilmiştir.

Uçakların alımına ilişkin olarak, Türk Hava Yolları tarafından yapılan çalışmalarda, Boeing firmasının uçaklarının alınmasının şirket açısından daha faydalı olacağı kanaatine varılmış; aynı şekilde, Başbakanlık Teknoloji Müşavirliği tarafından yürütülen çalışmalarda da, uçakların üretime katılma hakkıyla ilgili olarak değerlendirmelerde Boeing firmasına karar verilmiştir. Dolayısıyla, Türk Hava Yolları, iki alternatiften Boeing’i seçmiş bulunmaktadır.

Tabii ki, bu seçim kararının tarihi ile uçakların alınma tarihlerine de bakmak gerekmektedir. Boeing uçaklarının seçimi ve alım kararı, Sayın Erbakan’ın Başbakan olduğu 54 üncü cumhuriyet hükümeti döneminde karara bağlanmış…

BAŞKAN – Sayın Bıçakçıoğlu, Sayın Erbakan burada yok, cevap verme hakkı yok…

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Devamla) – Efendim, biz, araştırma önergesinin girişimini…

BAŞKAN – Efendim, Sayın Erbakan’ın ismini çıkarın oradan; çünkü, burada yok, cevap verme hakkı da yok.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Devamla) – Cevap verilecek herhangi bir şey söylemedim Sayın Başkan.

54 üncü cumhuriyet hükümeti döneminde karara bağlanmış, sözleşmelerin imzalanması ve uçakların teslim alınması ise bundan sonraki hükümetler dönemine nasip olmuştur.

Satın alma kararı akabinde, Türk Hava Yolları, kendisine en uygun olan uçakları, yaklaşık 290 milyon dolar daha ucuza satın alma imkanını elde etmiş; aynı zamanda, ülkemizin gözbebeği olan Türkiye Uçak Sanayii AŞ de, Boeing tarafından, bu uçakların üretimine katılma imkanını elde etmiş ve 385 milyon dolar tutarında üretim ve ihracat yapılması imkanı bulunmuştur.

Uçakların alımına, belirttiğim üzere, tamamen ekonomik şartlar altında karar verilmiş olmasının yanında, o günün uluslararası siyasal yapısına ve konjonktürüne de dikkat çekmekte fayda bulunmaktadır. Tam uçakların alımı dönemi, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin tamamen gerildiği ve Avrupa Birliği tarafından, ülkemize karşı tavır ve kararların alındığı bir dönemdir. Bunun, uçakların alımıyla ne ilgisi olabilir diye düşünebilirsiniz; doğrudur, uçakların alımıyla doğrudan bir ilgisi yoktur; ancak, üretici firmalardan Airbus, İspanya, Almanya, Fransa başta olmak üzere, bazı AB üyesi ülkelerin ortak uçak üretimi firmasıdır; Boeing ise bir Amerikan firmasıdır. Uçakların tercihi neticesinde, Avrupa Birliği ülkelerine, bizimle olmaları veya olmamaları konusunda bir mesajın verilmiş olduğunu söylemek gerekir.

Burada yapmış olduğum açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, uçakların alım işlemleri, tamamen gerekli prosedür içinde yapılmış bulunmaktadır; ancak, eski bir Türk Hava Yolları personelinin iddiaları üzerine, bir sayın milletvekili tarafından, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine, konunun, usulsüzlük temeline dayalı olarak getirilmesinden üzüntü duymaktayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Türk Hava Yollarının faaliyetleri ile işlemleri, öncelikle şirket teftiş kurulu ve Başbakanlık tarafından sürekli olarak teftiş edilmekte ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu tarafından da denetlenmektedir.

İddia edildiği gibi usulsüzlükler varsa, bunların, Başbakanlık Teftiş Kurulu ve Yüksek Denetleme Kurulu tarafından tespit edilmesi, ilgililer hakkında gerekli işlemlerin yapılması doğal süreçtir. Aynı zamanda, bu hususların, Meclis adına KİT Komisyonu tarafından da denetlendiğini unutmamak gerekmektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, resmî kanallar dışında kişilerarası mücadelelere dayanan birtakım şikayetlere dayalı olarak karar alma yaklaşımı, Meclisin itibarını zora sokacaktır diye düşünüyorum. Tabii ki, birtakım usulsüzlük iddiaları varsa, bunları gözardı edelim anlamı da çıkarılmamalıdır. Konunun Meclis adına incelenmesi için, Başbakanlık denetim kurumlarına ve KİT Komisyonuna sevk edilmesi suretiyle inceletilmesinde de fayda bulunmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; dosyanın Meclis gündemine gelmesine vesile olan sayın milletvekilini, kendi partisinin iktidarı döneminde ve eski genel başkanının Başbakan olduğu döneme ilişkin olarak yapılan işlemlerde usulsüzlük bulunabileceği iddiasını gündeme getirmesinden dolayı candan kutlamak isterim.

İddiaları incelerken, bunların gündeme getiriliş şekline, zamanına, gündeme getiren kişinin kim olduğuna da bakmakta fayda vardır. Bu dedikodu mahiyetindeki iddialar, Türk Hava Yolları eski personeli bir şahıs tarafından ortaya atılmış; neticesinde, bu kişi, 1984 yılında disiplin kurulu kararıyla Türk Hava Yollarından atılmıştır ve dosyasında da birçok kınama ve uyarı cezaları bulunmaktadır. Neyse, bu tür hususların ilgili denetim kurullarınca tespitinde fayda var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bıçakçıoğlu, toparlayın lütfen…

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Devamla) – Aksi takdirde, konu, dedikodu ortamına doğru çekilmekte ve Meclis, mücadeleler arenasına doğru kaymaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ve benzer hususlarla Yüce Meclisin gündeminin işgal ettirilmesi durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kişisel kavgaların ve mücadelelerin bir aracı ve ortamı konumuna düşmekten kurtulamaz.

Bu nedenle, önergenin reddedilmesini; ancak, iddiaların, incelenmek üzere Başkanlığa gönderilmesi gerekmektedir.

Hepinize saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Söz konusu iddialarla Meclis Başkanlığı pek ilgili değil.

Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Veysel Candan; buyurun efendim.”

FP Grubu Adına Veysel CANDAN (Konya Mv.)

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, konuşmacı arkadaşımı dikkatle takip ettim; keşke, konuyu biraz daha dikkatli araştırıp da burada konuşsaydı, çok daha sağlıklı olurdu.

Bu araştırma önergesinin sahibiyim. Türk Hava Yollarının bilançolarını komisyonda dört yıl inceledik. Evvela şunu ifade edeyim: Sadece siyasi bir mülahazayla bu araştırma önergesi verilmemiştir; elimdeki şu rapor özeti fotokopisi, Yüksek Denetleme Kurulunun, Türk Hava Yollarıyla ilgili hazırlamış olduğu raporun sonuç bölümüdür ve aynen şu yazmaktadır: “1994, 1995, 1996 yılı Türk Hava Yollarının bilanço ve gelir tablosu gerçeği yansıtmamaktadır; yani, birtakım alacaklarını ve borçlarını tam olarak tasfiye ederek bilanço hazırlamamıştır, harcamalar da doğru değildir.” Kim söylüyor bunu; bu kurumu on beş yıldır inceleyen Yüksek Denetleme Kurulu raporunda yer alan bilgileri söyleyen müfettişler.

Diğer ikinci önemli konu; uzun yıllar, Satın alma Başkanlığı tarafından, 33 üncü madde olarak, bir yönetmelik çıkarılmıştır. Bu yönetmelikte “önem, özellik ve ivedilik” durumu gerekçe gösterilerek birtakım satın almalar yapılmıştır. Bu satın almaları için Yüksek Denetleme diyor ki: “Bunlar gerekçe gösterilerek suistimal edilmiş ve bu alımlarda da birtakım sıkıntılar vardır.” Bunu kim söylüyor; kurumu inceleyenler…

Üçüncü olarak, Türk Hava Yolları, bilindiği gibi, şu anda özelleştirme kapsamındadır, 1990 yılında kapsama alınmıştır; yüzde 1,8’i İstanbul Menkul Kıymetler Borsasındadır, yüzde 25′ i halka arz şeklinde satışa çıkarılmıştır; ancak, bunda başarılı olunamamıştır ve şu anda da Özelleştirme İdaresi, kurumun Genel Müdürlüğünün yaptığı icraatlara müdahale etmektedir; o da doğru bulmamaktadır.

Yine, dördüncü olarak, Türk Hava Yolları her yıl zarar etmektedir. Gelen hükümet, yönetime yakınlarını koyarak kurumu siyasi müdahaleler altına almaktadır.

Netice itibariyle, bu araştırma önergesini vermekten maksadımız şudur: Türk Hava Yollarını masaya yatırmak, hazırlanacak raporla kuruma yön vermek, usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını açığa çıkarmak, görevini ihmal ve kötüye kullanan varsa hesap sormak, milletin malına sahip çıkmak, diğer kurumlara örnek olmak… Bunlara itiraz edebilecek bir milletvekili arkadaşımızın olacağını zannetmiyorum. Tekrar ifade ediyorum; araştırmamız, katiyetle siyasi amaç taşımamaktadır. Olumlu karar verilirse, kurum incelenecektir; eğer, reddedilirse, kurum kamuoyunda şaibeli olmaya devam edecektir, yapanın yaptığı da yanına kalacaktır.

Değerli arkadaşlar, arkadaşımız, uçak alımlarıyla ve kiralamalarla ilgili birtakım sözler ifade ettiler; ancak, o konuşmayı tamamen birisi hazırlamış, önüne takdim etmiş.

Bakın, benim elimdeki belgede ne deniyor: Türk Hava Yolları uçaklarını kiralarken, Cayman adalarındaki, bu ada, Küba’nın güneyinde 28 000 nüfuslu bir müstemleke- Truva Aviation Şirketi kuruluyor. Biz, buradan uçak kiralıyoruz. Bunu kim kuruyor; Türk Hava Yollarından iki personel kuruyor. Orada bir şirket kuruluyor. Kim? Türk Hava Yolları ve kurduğu şirketten uçaklar kiralanıyor. Kiralama bedeline baktığımız zaman, normal şartlarda birtakım usulsüzlükler var. Kiralama on yıllık yapılıyor. Havacılık tarihinde on yıllık kiralamanın örneği yok. Seçim yanlış. Türk Hava Yolları, Boeing’e bağlı bir hale getirilmiş. Kiralanan uçakların yakıtları diğerlerine göre yüzde 20-28 pahalı Kiralandığı zaman, sıfır saatte teslim edeceksiniz ve edemediğiniz zaman, ceza miktarı 15 000 dolar… Piyasa şartlarında, aynı tarihte, aylık kira 240 bin dolardır, özel sektör 240 bin dolara kiralamıştır; halbuki, Türk Hava Yolları 433 bin dolar aylık kira bedeli üzerinden kiralamıştır.

Peki, şimdi, ben, burada şunu sormak istiyorum: Böyle bir talebimizin, yani, 240 bine mi, 433 bine mi kiralanması gerektiği talebimizin araştırılmasının kime ne zararı var?.. Biz, burada, bir siyasi partiyi, bir kişiyi hedef alarak değil, kurumun, bu şartlarda giderse iflas edeceğini ve devamlı surette zarar edeceğini söylemeye çalışıyoruz.

Kurumun, bize göre, diğer bir yanlışı uçak alımlarındadır. Uçak alımları, ifade edildiği gibi, daha önceki hükümet döneminde pazarlık edilmiş, bir niyet mektubu verilmiş, öyle bırakılmış.

Şimdi, uçak alımı nedir arkadaşlar: 1997 tutarıyla alınan miktar 1 039 339 000 dolardır; Eximbank kredisidir, ABD’den alınmıştır. Dolayısıyla, siz o krediyi oradan aldığınız için de, uçaklar Boeing 737 ve 800 tiplerinden seçilmiştir. Dolayısıyla, burada, bu kredinin temininde açıklığa kavuşması gereken birtakım sıkıntıların, iddiaların olduğu ve buna bağlı olarak da uçak fiyatlarının yüksek olarak alındığı söz konusudur. Netice itibariyle, konuyu fazla uzatmak istemiyorum, bu araştırma önergesinin amacını tekrar ifade ediyorum…

Ayrıca, bir konu daha var; onu da gündeme getirelim hemen… Türk Hava Yolları, bazı hava yollarıyla ortaklık ve iş birliği anlaşması yapmaktadır. KİT Komisyonunda, Türk Hava Yolları Genel Müdürüne sorduğum 30 civarında soru var, hiçbirisinin cevabı tatmin edici değil, hepsine yuvarlak cevaplar verilmiştir. Maalesef, Swissair hava yollarıyla ortaklık yapılmaktadır; bu ortaklık şirketi içerisinde 5 civarında şirket var, Sabena var, Avusturya var… Halbuki, baktığımız zaman, bu şirketler de Swissair’e ortaktır. Yani, biz, bir anonim şirketle, yüzde 60’ın üzerinde sermaye sahibi olan bir şirketle dolaylı bir yoldan ortaklık, iş birliği yapıyoruz; bu da, Türk Hava Yollarının söz sahibi olmaması anlamına gelir. Böyle bir ortaklığa da, daha sonra, ön avans olarak, 10 milyon dolar, 5 milyon dolar paralar yatırılmış olmasına rağmen, Özelleştirme İdaresi, yani, işin patronu müdahale etmiştir. Dolayısıyla, patrona sormadan, Özelleştirme İdaresine sormadan birtakım inisiyatif kullanıldığı için, kurum, burada zarara sokulmuştur.

Değerli arkadaşlar, netice itibariyle, 1994, 1995, 1996 yılları bilançolarının gerçekleri yansıtmadığı raporlarda yazılıdır, şüpheli batık alacakların arttığı raporlarda yazılıdır, uçak alımında komisyonların döndüğü yazılıdır, iç hat seferlerinde devamlı zarar etmektedir, alımların denetlenmediği ortadadır, 7 ayrı satın alma grubuyla satın alınma yapılmaktadır, kurum içinde hazırlanan yönetmeliklerle iş götürülmeye çalışılmaktadır, ivedilik ve ortaklık yararı suistimal edilmiştir, rekabetsiz alım yapılmıştır ve böylece kurum zarara sokulmuştur.

Konuşmamı bağlarken tekrar ifade ediyorum; amacım, katiyetle siyasi değil;

Eğer, siyasi olmuş olsaydı, şu anda, hükümet ortakları içerisinde bulunan partilerin bazı üyelerinin çok yakınlarının burada yönetim kurulu üyesi olduğunu söylerdim; eğer, siyasi olsaydı, isimleri de burada deşifre ederdim; ama, benim amacım, Türk Hava Yolları Kurumunun zararsız hale getirilmesi için acaba nasıl bir çalışma yapılabilir yönündedir. Çeşitli siyasi partilerimizden oluşacak milletvekili arkadaşlarımız, bu kurum yetkililerini çağırdığı zaman, birtakım sorular sorduğu zaman konu daha açıklıkla ortaya çıkacaktır.

Bu anlattığım bilgiler doğrultusunda Yüce Heyetinizin doğru karar vereceğini ümit ediyorum; en azından, kurumun ele alınmasının, araştırma komisyonu kurulmasının, kurumun bundan sonra atacağı adımlar için de sağlıklı olacağı kanaatindeyim.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Candan.

Gruplar adına başka söz isteyen yok?.. Yok.

Önerge sahibi olarak Sayın Candan konuştu.

Başka konuşacak var mı efendim?

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, grup adına konuşmalarımız olacak; saat 19.00 olduğu için, biz, konuşma hakkımızı daha sonraki birleşime bıraktık…

BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Sayın Veysel Candan grup adına konuştu Sayın Başkan…

BAŞKAN – Peki efendim

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz dolmak üzeredir.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 27 Ekim 1999 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Teşekkür ederim efendim.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NİN THY’NIN ZARARI GÜNDEMİ İLE İKİNCİ DEFA TOPLANMASI

21. Dönem 2. Yasama Yılı 13. Birleşimi 2. oturum olmak üzere; 2 Kasım 1999 Salı günü saat 15.00’da toplanır.

Oturumu TBMM Başkanvekili Ali Ilıksoy yönetmektedir. Katipler Şadan Şimşek (Edirne  Mv.) ve Tevhit Karakaya (Erzincan Mv.)’dır.

1.– Konya Milletvekili Veysel Candan ve 21 arkadaşının, THY’nın zarar etmesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3)

BAŞKAN – 1 inci sırada yer alan, Konya Milletvekili Veysel Candan ve 21 arkadaşının, Türk Hava Yollarının zarar etmesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Hükümet hazır mı efendim?.. Hazır değil.

Hükümet, 6.7.1999 tarihli 29 uncu Birleşimde de temsil edilmediğinden, görüşmelere devam ediyoruz.

Geçen birleşimde, Milliyetçi Hareket Partisi ve Fazilet Partisi Grupları adına konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Burhan İsen’de.

Buyurun efendim.

DYP Grubu Adına Burhan İSEN (Batman Mv.)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Hava Yollarının kötü yönetilmesi nedeniyle zarara uğratıldığı, uçak kiralamaları ve satın alınmaları nedeniyle ciddi kayıplara yol açıldığı, gelir kaybına yol açan mevzuat dışı alımlar ve harcamalar nedeniyle kurumun faaliyetlerinin Meclis tarafından, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 üncü maddeleri gereğince araştırılması amacıyla, Konya Milletvekili Veysel Candan ve arkadaşları tarafından verilen önerge üzerine, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, ülkemizin en önemli kuruluşlarından olan Türk Hava Yollarının durumuna göz atmanın yararlı olacağına inanıyorum.

Türkiye’de, sivil havacılık faaliyetleri, 20. Yüzyılın başlarında yabancı hava yolları tarafından başlatılmıştır. Türk Hava Yollarının 1933 yılında kurulmasıyla, kısa mesafeli ve sınırlı bir şekilde sürdürülebilen yerli havacılık faaliyetleri, zamanla, büyük aşamalar kaydetmiştir. 1983 yılında çıkarılan 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanunu, birçok yerli hava yolu şirketinin kurulmasına imkân sağlamıştır. Bu özel hava yolları, hâlâ, Türk hava taşımacılığında önemli yer tutmaktadır.

Ülkemize, yılda, yaklaşık 20 milyon uluslararası yolcu taşınmaktadır. Geçmiş yıllarda, bu yolcuların sadece yüzde 40’ı Türk Hava Yolları ve diğer yerli özel hava yolları tarafından taşınmakta iken, günümüzde, bu oran, yüzde 60’lara yükselmiştir. 1998 verilerine göre, 11 milyon yolcuyla, Türk Hava Yolları, Avrupa’daki en büyük ilk 10 uluslararası hava yolu içinde yer alırken, dünyanın en büyük 50 hava yolu içerisinde 38 incidir.

Yaklaşık, ortalama yüzde 60 doluluk oranıyla uçan Türk Hava Yollarının yıllık cirosu 1,5 milyon dolar civarındadır.

1998 yılı bilançosuna göre 5,4 trilyon zarar eden Türk Hava Yolları, 1999 yılıyla ilgili altı aylık bilançosunda 1 000 122 000 000 Türk Lirası zarar açıklamıştır. Ancak, uçak alımlarında sağlanan 25 trilyon liralık iskontonun olağanüstü gelir ve kâr olarak gelir tablosunda yer verilmesine karşın 1,2 trilyon liralık zarar oluşmuştur. Faaliyet zararı ise, 22 trilyon liradır. Bu ölçüde zarar eden ve alımları hakkında ciddi iddialar olan böyle bir kurumun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ele alınarak araştırılması, doğrudur ve gereklidir.

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, Türk Hava Yollarının bilançolarının gelir ve gider hesaplarının gerçeği yansıtmadığını söylemektedir.

Satın Alma Başkanlığı tarafından çıkarılan bir yönetmelik kapsamında, önem, özellik ve ivedilik durumu gerekçe gösterilerek, birtakım satın almalar yapılmıştır. Bu satın almaları, Yüksek Denetleme Kurulu, ciddi şekilde eleştirmektedir.

Türk Hava Yolları uçaklarının kiralanması amacıyla, karapara aklama merkezi, vergi cenneti olan Cayman Adalarında Truva Aviation adlı bir şirket kurulmuştur. Şirketi, Türk Hava Yolları personeli kuruyor. Bu şirketin alış ve satışlarının, girdi ve çıktılarının bilinmesi gerekir. Bu tür şirketler, genelde bazı komisyonların, rüşvetlerin verilmesinde aracı olarak kullanılabilmektedir. Türk Hava Yolları, ne amaçla bu şirketi kurmuştur; Türk maliyesinden vergi mi kaçıracak, yoksa komisyon ödemesinde mi kullanacaktır? Ciddi ülkelere uçak satış ve kiralamalarında, Boeing Şirketi, böyle bir yöntem uygulamamaktadır. Kurulan şirketten uçaklar on yıllığına kiralanıyor.

Böylece, Türk Hava Yolları, Boeing’e bağlı hale getirilmiş oluyor. Kiralanan uçakların alındığı gibi iadesi söz konusudur. Böyle teslim edilmediğinde ise, 15 000 dolar ceza ödeme zorunluluğu vardır. Piyasa şartlarında, aynı tarihte, bu tür uçaklar için aylık kira 240 000 dolarken, Türk Hava Yollarının 433 000 dolar aylık kira bedeli üzerinden kiralama yaptığı söylenmektedir. Buna göre, Türk Hava Yolları, uçak başına 193 000 dolar fazla para ödemiştir. Tabii ki, neden fazla ödediğinin sorulması gerekmektedir. 55 inci hükümetin atanmasının yapılmasından hemen sonra, henüz güvenoyu almadan, ilk icraat olarak, Türk Hava Yolları yönetimi değiştirilmiş, yerine, o zamanki Başbakanın yakın akrabasının da içinde bulunduğu yeni yönetim kurulu atanmıştır. Yeni yönetim de, hemen ilk icraat olarak, Boeing 737-800 modeli uçak alımı konusunda karar almıştır.

Ayrıca uçak alımı için Eximbank kredisi kullanılmış, Amerika Birleşik Devletlerinden alınan kredi nedeniyle Boeing 737-800 tipleri seçilmiştir. Dolayısıyla, bu kredinin temininde açığa kavuşturulması gereken iddiaların ve sıkıntıların olduğu, buna bağlı olarak da uçakların normal fiyatının üzerinden alındığı söz konusudur.

49 adet yolcu uçağı alımında imza aşamasında yüzde 52 olan off-set miktarının yüzde 15,3’e indirildiği, halbuki Airbus firmasının yüzde 58 off-set’i kabul ettiği ileri sürülmektedir.

Boeing 737 uçakları, diğer seçenek olan Airbus 320 uçaklarına göre daha fazla yakıt yakmakta, ayrıca sair işletme giderleri de aynı oranda fazladır. Uçaklarından bir tanesi teknik arıza nedeniyle Adana’da düşmüş; yine, Mısır Hava Yollarının bir Boeing uçağı da Amerika Birleşik Devletlerinde geçtiğimiz günlerde okyanus üzerinde kaybolmuştur.

Boeing Firmasının seçiminde şaibe ve usulsüzlük iddiaları mevcuttur.

Bir diğer iddia da, Qualifier Grubuyla yapılan işbirliği anlaşmasında, Özelleştirme İdaresinin devre dışı bırakılması ve itiraza rağmen bu gruba önemli tutarda ödeme yapılarak, kurumun zarara uğratılmasıdır. Qualifier, Swissair’in öncülüğünde kurulmuş bir gruptur. Burada yer alan Avusturya Hava Yolları geçtiğimiz aylarda bu ortaklıktan ayrılmıştır. Bu oluşuma katılım aşamasında da yanlışlıklar yapıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda sayılan gerekçelerin ışığı altında, bu Meclis araştırması önergesini destekliyoruz. Önergenin kabulüyle bu iddialar Meclisce araştırılacak ve kurumun gelecekteki faaliyetleri açısından daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulması olanağı doğacaktır.

Teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Biz teşekkür ediyoruz Sayın İsen.

Tabii, muhalefet partileri bu kadar kısa konuşmayla olayı özetlediğine göre, iktidara mensup milletvekili arkadaşlarımız da aynı hassasiyeti gösterirler sanıyorum!

Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Erdoğan Toprak; buyurun.

DSP Grubu Adına Erdoğan TOPRAK (İstanbul Mv.)

Sayın Başkan, sayın üyeler; Sayın Veysel Candan ve 21 arkadaşının vermiş olduğu Türk Hava Yolları hakkında araştırma önergesiyle ilgili, Demokratik Sol Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurunuza gelmiş bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Araştırma önergeleri vermek, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin en doğal hakkıdır; ama, bu hak öyle kullanılmalı ki, bu haktaki iddialar, hem bu Parlamento tarafından araştırılabilmeli hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinin 35 üyesiyle denetlediği KİT kurumu olan Türk Hava Yollarıyla ilgili iddiaların boyutlarının bu komisyonu aşmış olması gereklidir; ama, önergeye baktığımızda, iddiaların altyapısının pek de sağlam olmadığını, kulaktan dolma birkaç sözle araştırma önergesi verilmiş olduğunu görüyoruz.

Sayın Başkan, değerli üyeler; 20. Dönemde, siyasi amaçlı birçok önerge bu Parlamentoya verilmiş ve bu Parlamentoda 180 milletvekili komisyonlarda görev almıştır. Parlamentoda bulunan her 3 milletvekilinden biri, komisyonlarda, siyasi üstünlük sağlamak üzere görev aldığından dolayı, ülkemizin bunca sorununun bulunduğu bir dönemde Parlamentoya katkı yapamamış, yasa çıkaramamış, gerekli önerileri verememiştir.

Bu konuya nereden geliyorum; Sayın Candan’ın verdiği bu önergeyi incelediğimizde -iddia ettiği konulara tek tek değinerek geçmek istiyorum- 9 tane ana nokta sıralamış Sayın Candan; birincisini okuyarak değinmek istiyorum.

Birincisinde diyorlar ki; Türk Hava Yollarına zaman içerisinde alınan ve kiralanan uçaklar konusunda, Boeing Firması lehine, diğer firmalar aleyhine (Aırbus, M Donnel Douglas) taraf tutmuşlar ve Airbus ve M Donnel Douglas devre dışı bırakılmıştır.

Bir şirketin genel müdürü, bu konuda “ben bu uçakları alıyorum” diyemez. Birincisi, önce, uzman kişilerden oluşan bir komisyon kurulur, bu komisyon öncelikleri belirler, şirketin büyüme hızını belirler, menzilini belirler, ihtiyaç olup olmadığını belirler ve bunu yönetim kuruluna sunar. Bu komisyon, Özelleştirme İdaresinden izin alır, Devlet Planlamaya gider, Hazineye gider, ondan sonra da alımına karar verilir. Alınması kararlaştırılan uçak sayısı 49 adet değil, 52 adettir, dikkatinizi çekerim.

Peki, buna karar veren kim; hükümet. Peki, o hükümette kim var; Sayın Veysel Candan’ın içinde bulunduğu Refah Partisi dönemi ve Sayın Erbakan’ın dönemidir.

Yani, bu önergeyi veren arkadaşımız “ben tarafsız davranıyorum” diyor ve buna da saygı duyuyorum! Bu izni veren, Refah Partisinin iktidarda olduğu, Sayın Erbakan’ın da Başbakan olduğu bir döneme rastlıyor.

Önergede sayı 52’dir; yeni yönetim, bunu fazla bulmuş, daha rantabl olsun diye 49’a düşürmüştür. Bu noktada, kendisinin Başbakanı olan kişiyi suçlamıştır. Ben, o konuda kendisine katılmıyorum, onun yerine, ben o dönemin Başbakanını savunmak zorunda kalıyorum. Evet, o dönemde bu uçaklar gerekliydi ve alınmıştır. Bu alımlar da kesin sipariş değildir; kesin sipariş 26 tane, geçici sipariş de 22 tanedir.

Sayın Candan, ikinci kısımda da şunu söylüyor: “1990’lı yıllarda Boeing Firmasının B737-400 tipi uçaklarından sipariş veren tanınmış birçok uluslararası hava yolu şirketi -özetle okuyorum- 144 tanesinin siparişini iptal ederken, Türk Hava Yolları ayda 433 000 dolardan 30 uçak kiralamıştır. Bu kiralamayla ilgili “aynı dönemde, özel hava yolları, B737-400 uçaklarından 35 yolcu daha fazla alan Airbus 320 uçaklarını ayda 240 000 dolar ücretle kiralamıştır” deniliyor. Durumda, kurum, 69 480 000 dolar zarara uğratılmıştır.

Bu önergede belirtilen rakam doğru değildir. Uçaklardan, ülkemizde değil de, dünyada, 9 000 tane uçak uçmaktadır. Burada 433 000 dolara da kiralanmamış, 303 000 dolara kiralanmıştır. 240 000 doları nereden çıkardığını da anlayabilmiş değilim. Yine, burada, kulaktan dolma ve kurumdan emekli olmuş bir kişinin vermiş olduğu bilgilerle, bir kurum zedeleniyor.

“Airbus’ta 35 tane koltuk kapasitesi fazla” deniyor. Koltuk konusunda da Sayın Candan, yanılmış. 10 koltuk fazladır.

Üçüncü noktasında da 49 adet yolcu uçağı alım projesi kapsamında, teknik değerlendirmelerde, Airbus tipi uçakların üstünlüklerine rağmen, Boeing firmasının 737-800 tipi uçağının seçilmesiyle, kurum zarara uğratılmış…

Sayın Başkan, değerli üyeler; dünyada, Boeing uçaklarının pazar payı yüzde 60, Airbus’ın yüzde 20’lerdedir. Bunlar da teknoloji olarak birbirine çok yakın uçaklardır. Dünyanın birçok hava yolları da kendi iç durumlarına göre bu uçakları seçerler. Dünyada bu konuda uzman kişiler, Boeing mi çok daha iyi, Airbus mı çok daha iyi; teknik olarak bir üstünlük sağlamadıkları için bir iddiada bulunamamışlardır. Bu konuda, Parlamentomuz içerisinden böyle bir iddiada bulunulması beni mutlu etti. Eğer, bilgi eksiği varsa ve bu, sırf bir iddiaysa, bu da beni üzmüştür.

Bu noktayla ilgili söylenecek çok şey vardır. Boeing firması, verilen siparişi iki yıl içerisinde Türk Hava Yollarına teslim edeceğini garanti etmiş; ama, Airbus firması, Türk Hava Yollarının siparişlerine olumlu cevap vermemiştir. Bu noktada, kendi ihtiyacı olan uçağı almak da Türk Hava Yollarının en doğal hakkıdır.

Bir başka nokta da, uçak şirketlerinin, yetişmiş elemanlarla ilgili, siparişlerde tanıyacağı öncelikler vardır. Eğer, Türk Hava Yollarının elinde yetişmiş Boeing elemanı varsa, Airbus gibi bir şirketin uçağını almak gibi bir öncelik hakkı verilmesini beklemek de doğru değildir.

Bugün, pazar paylarıyla ilgili baktığınızda, dünya havacılığında Boeing ile Airbus’ın kıyaslaması; yüzde 66,2 Boeing, yüzde 14,9 Airbus’tır. Tüm dünyayı ele aldığınızda da bu rakam çok fazla değişmemiştir. Onun için, bu noktada Türk Hava Yolları yetkililerini suçlamak, bence acımasızlık olur.

Yine, Sayın Candan’ın dördüncü sorusu off-setle ilgilidir. 49 yolcu uçağı alımının imza aşamasında, Airbus’ın yüzde 52 off-set alımı garantisi, Boeing’in ise yüzde 15,3 off-set alımı; yani, parça ve diğer mamullerin Türkiye’den alımının garantisinin verildiğidir. Bu konu da doğru değildir, yanılgı vardır. Airbus’ın verdiği off-set alımı yüzde 52 garanti taşımamaktadır. Garantisi olmayan, TAI tarafından yerine getiremeyeceğimiz bir siparişin yüzde 52’sini, böyle, kulaktan dolma kabul edersek, gerçeği yansıtmamış oluruz. Boeing’in bu konuda yüzde 15,3 off-set garantisi vardır. Bu da TAI tarafından yerine getirilmiş, Türkiye, bu konuda kârlı çıkmıştır. Yani, bu noktada da iddiaların altyapısının olmadığını görüyoruz.

Beşinci noktada da şuna değiniyorlar: “Efendim, Boeing 737 uçakları, Airbus 320 uçaklarından yüzde 20-28 oranında daha fazla yakıt yakmakta…

Teknik arıza sebebiyle Adana’da bu uçaklardan biri düşmüştür” diyorlar. Bir uçağın teknik olarak tek yakıt noktasında ele alınması, yine doğru değildir. Ekonomistler ve finansmancılar çok iyi bilirler, uçaklara bağlanan para çok önemlidir. Eğer, bağlanan para, sizin o yakıt kısmını karşılıyorsa, konaklama kısmında sizi kârlı noktaya getiriyorsa, burada, sırf yüzde 20 yakıtı ele alıp, efendim, Airbus yüzde 20 daha az yakıyor, Boeing fazla yakıyor demeniz, doğru bir yaklaşım değildir.

Adana uçağıyla ilgili söylenecek çok şey var; ama, sanıyorum bu oturumda zamanımız yetmez. Orada hayatını yitiren Türk Hava Yolları mensuplarına, uçuş elemanlarına Allah’tan rahmet diliyorum. Türk sivil havacılığı ve Amerikan sivil havacılığı, bu noktada -uçağın kuyruk kısmındaki arıza deniliyordu, öyle iddia ediliyordu- iddianın doğru olmadığını söylemişlerdir.

Bir başka nokta ise, uçakların kiralanmasıyla ilgili. “uçakların kiralanması neden on yıl yapılıyor? Bu, daha az olup, kurum daha da kârlı olabilirdi” deniliyor. Bunları da özet geçmek zorundayım. Türk Hava Yolları, bu noktada, gerçekten doğru bir sözleşme yapmıştır. Sayın Candan’ın verdiği önergede, ne yazık ki, iddia tam doğru değil; on yıllık değil, altı yıllık kesin sipariş garantisi verilmiş, altı yıllık kiralama garantisi verilmiş ve dört yıl da marj alınmıştır; yani, Türk Hava Yolları yetkilileri, isterlerse bunu on yıla çıkarabilirler, istemezlerse on yıla çıkarmazlar. Burada da, Türk Hava Yolları, gerçekten -yöneticilerini kutluyorum- çok doğru bir yaklaşım sergilemiştir.

Efendim, teslimatta -eğer bakımını yapmadan verirlerse- 15 000 dolar gibi bir ödeme deniliyor. Evet, bu doğrudur, dünya sivil havacılığında vardır; uçaklar, iade edilirken, bakımı yapılarak verilir. Zaten, bu uçakların, uçuş yaptıkları için sürekli bakımı yapılır. “Ben iade ediyorum, bakımını da yapmıyorum” diye bir lüksü yoktur; bunları sürekli denetleyen bir birim vardır, bakımlar, periyodik olarak yapılır.

Sayın Candan’ın iddia ettiği bir başka nokta şu: “1995, 1996, 1997 yıllarına ait bilançoların gerçeği yansıtmadığı, batık alacakların arttığı, uçak kiralama ve satın almalarda rüşvet iddiaları, malzeme ve parça… -diye devam ediyor- …yapıldığı Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında teslim edilmiştir.”

Değerli arkadaşlarım, evet, Türk Hava Yollarının, bu konuyla ilgili, bazı ülkelerden alacakları vardır. Sayın Candan’ın belirtmiş olduğu noktalar, Yüksek Denetleme Kurulunun raporlarında vardır. Sayın Candan’la, bir dönem, KİT Komisyonu üyeliğini paylaşmaktan da çok mutlu olduğumu, çok dikkatli bir arkadaşımız olduğunu belirtmek istiyorum; ama, burada, sanıyorum, dikkatinden kaçan bir nokta var ki, bu, çok önemli; geçen dönem, 20. Dönemde, Türk Hava Yollarının bu hesapları komisyonda ibra edilmiştir; Sayın Candan da bu komisyonun bir üyesidir. Türk Hava Yolları, bu konuda hassas ve titiz davranmıştır. Bu seneki KİT alt komisyonunun toplantısını geçen gün arkadaşlarımızla beraber yaptık ve Türk Hava Yolları yöneticilerinin başarılı çalışmalarını orada da gördük. Alacakların büyük bir kısmı da tahsil olmuştur. Bunun da müjdesini kendilerine verebilirim. Bu iddia da otomatikman gündemden düşmüştür.

Bir başka not da, Türk Hava Yollarında bu menfi gelişmeler devam ederken, Swissair ve Özelleştirme İdaresi kapsamında olan kurumun, Qualiflyer, yani, uçuş grubuyla ilgili iddiasıdır. Neden uçuş grubuna girdiler?..Değerli arkadaşlarım, bu da bizim en hassas noktamızdır. Bu konuda, Parlamento adına, Parlamentonun KİT Komisyonu adına o kurumda inceleme yapan Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurumu vardır; bu kurum o noktayı belirtmiştir. Evet, Qualiflyer olayı hassas bir noktadır. Dünyada birçok hava yolu birleşmiş, bir kartel oluşturmuşlardır.

Bunların örneklerini verebilirim. Örneğin “Star Alliance” denilen, dünya devlerinin oluşturduğu Lufthansa, Air Canada, United Airlines, SAS, THAİ, Ansett Australia, New Zealand gibi bir grup vardır; “One World” denilen, British Airways, American, Canadian Airlines, Qantas gibi bir grup var; bir de KLM ve Alitalia, Continental gibi bir grup vardır. Böyle bir grup vardır; Türk Hava Yolları da Qualiflyer grubunda yer almıştır. Bu, bir seçimdir; bu seçim doğru mudur, değil midir; bu, tartışılır. Özelleştirme İdaresinden izin alınmış mıdır; evet, Özelleştirme İdaresinin bilgisi dahilindedir.

Bilgisi dahilinde olmasından dolayı da, Özelleştirme İdaresi, bu noktaya dikkat çekmiştir. Yüksek Denetleme’yi tekrar kutluyorum;

Yüksek Denetleme, Parlamentomuz adına inceleme yapan KİT Komisyonuna bu noktayı temenni olarak getirmiş; KİT Komisyonu da bu noktayı Türk Hava Yolları yetkililerine söylemiş; Türk Hava Yolları yetkilileri de bu konunun tekrar gözden geçirileceğini söylemiştir; çünkü, Qualiflyer olayında Türk Hava Yollarının en büyük eksiği, Amerika ve Uzakdoğu seferlerindeki uçuş noktalarıdır. Biz de bunları kendilerine söyledik; ama, Qualiflyer’da bulunan uçak şirketlerinin uçuş noktalarının ağırlığı Avrupa Kıtasını içermektedir. Oysaki, bizim Türk Hava Yolları yetkililerinin uçuş noktasındaki eksiği Uzakdoğu olduğuna göre, bu noktanın gözden geçirilmesinin gerekli olduğuna inanıyoruz. Bu noktada, Türk Hava Yolları yetkilileri bize sıcak yaklaşmış, bu konuyu gündemlerinden ağır ağır çıkarma noktasına gelmiş, bizim temennimiz doğrultusunda tekrar bu noktanın gözden geçirileceğini söylemişlerdir. Yani, Qualiflyer olayı da, bizce kapanmış bir olaydır. Sayın Candan’ın belirtmiş olduğu bu iddia da gündemden düşmüştür.

En son iddia -ki, benim çok önem verdiğim ve Sayın Candan ve arkadaşlarının da önem verdiğine inandığım bir noktadır. Türk Hava Yollarının, sağlıklı yönetilmediği için, iç ve dış hatlarda doluluk oranının yüzde 50-60 arasında olup hem iç hem de dış hatlarda olmak üzere devamlı zarar ettirilmekte olduğudur.

Değerli arkadaşlarım, Türk Hava Yollarının iç hatlarda ve dış hatlardaki doluluk oranı yüzde 50-60 değil, iç hatlarda yüzde 73, dış hatlarda da yüzde 68’dir.

Bu, dünya havacılık ortalamasına göre uygun bir rakamdır. Bir uçak şirketinin sürekli dolu gidip, dolu gelmesini beklemek, acımasızlık olur. Kaldı ki, Türk Hava Yolları, ülkemizde çok önemli bir görevi yapmaktadır. Gönül isterdi ki, Türkiye’de, hem iç hatlarda hem dış hatlarda rekabet şansı yüksek, hem Türkiye pazarında hem Avrupa pazarında hakim olmuş bir özel hava yolu şirketi çıksın ve bu hava yolu şirketi, bizim olağanüstü hal bölgemizdeki kamu personelini yüzde 50 indirimli taşıyarak kamu görevi yapsın; hem para kazansın hem de bu ülkenin bayrağını taşısın.

Türk Hava Yolları konusunda, biz, Demokratik Sol Parti Grubu olarak çok hassasız. Bu firmayla ilgili, bu şirketimizle ilgili doğabilecek eksiklere sizden fazla karşı çıkacağımızı bilmenizi isteriz.

Biz, şunun bilincindeyiz ki, ülkemizin bayrağını yurt dışında birinci öncelikle dalgalandıran, temsil eden iki tane kurumumuz vardır; biri büyükelçilikler, diğeri de göklerde Türk Hava Yollarıdır. Bu noktayla ilgili kimseye taviz vermeyiz; eksiğini gördüğümüz anda da eksiği dile getiririz; ama, Türk Hava Yollarına, bugün, iç pazarda bir kamu görevi yaptıracaksınız; dış pazarda da onurlu bir şekilde sizi temsil edecek…Onurlu diyorum; altını çiziyorum; Avrupa’nın gelişmiş 10 hava yolundan bir tanesi; dünyanın ve Avrupa’nın kalite ve servis olarak gelişmiş 7. büyük hava yolu şirketi. Onun için, biz, bu kurumla ilgili yöneticilerimizin görüşlerini veya enerjisini içe döndürüp araştırma önergelerine verirsek, bu kurumun rekabet şansı ortadan kalkar. Burada da hassas olmalıyız. Dünya pazarlarında bizi temsil eden, rekabet şansı olan hava yollarını burada eleştirmenin; eğer, bu eleştiriler kulaktan dolma belli iddiaları taşıyorsa, doğru olmadığı kanısındayım.

Eğer, öyle diyorsanız, Türk Hava Yolları kâr etmiştir, zarar etmemiştir. Bilançoları vardır; 1998 bilançolarında Türk Hava Yollarının kârı bellidir. Kârın daha mı artırılmasını istiyorsunuz; o zaman yapılacak bir şey vardır;

Türk Hava Yollarının olağanüstü hal bölgesine yaptığı taşımalardaki yüzde 50 indirimi kaldırın veya Türk Hava Yollarının olağanüstü hal bölgesine yaptığı taşımalardaki yüzde 50 indirimi Hazine tarafından karşılayın. Doğrusu da budur. Eğer, siz, bir şirketin hisse senetlerini borsaya açarsanız ve o şirkete de kamu görevi yaptırırsanız, bu, ticari açıdan doğru değildir. Türk Hava Yolları böyle bir şey yapmıştır; olağanüstü hal bölgesine yaptığı taşımalardaki yüzde 50 indirimle bir kamu görevi yapmaktadır. Bundan dolayı Türk Hava Yollarına saygı duyuyoruz. Bu görevi yaptığı halde kâr etmesi de bizim için onur verici bir durumdur.

Sayın Başkan, değerli üyeler; Türk Hava Yollarıyla ilgili söylenecek çok şey vardır; ama, son olarak, konuşmamda, Türk Hava Yollarıyla ilgili uçak alımları konusunda, Sayın Erbakan ve hükümetinin yapmış olduğu alımları -Sayın Candan’a rağmen- desteklediğimizi belirtmek istiyorum. Alımlardaki bazı rakamların düşürülmesi, revize edilmesini de saygıyla karşılıyorum.

Türk Hava Yolları önergesiyle ilgili Demokratik Sol Parti Grubu olarak ret oyu vereceğimizi belirtiyor; tüm Parlamentonun de bu doğrultuda hareket etmesini diliyor; hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Toprak.

Gruplar adına son konuşma, Anavatan Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Emre Kocaoğlu’nda.

Buyurun Sayın Kocaoğlu.

ANAP Grubu Adına A.Emre KOCAOĞLU (İstanbul Mv.)

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Hava Yolları hakkında Meclis araştırması yapılmasına ilişkin önerge üzerinde, Anavatan Partisinin görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzdayım; şahsım ve Anavatan Partisi adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Her şeyden önce, bu önergeyi veren değerli milletvekillerine teşekkür etmeliyiz; çünkü, bu önerge, Türk Hava Yolları gibi ülkemiz ve ekonomimiz için çok önemli bir kurumun görüşülmesine vesile olmuştur.

Araştırma önergesini ve gerekçesini dikkatle ve tekrar tekrar okudum; ama, itiraf etmeliyim ki, zaman zaman, acaba, önerge başka bir kurum için düşünüldü de Türk Hava Yolları yanlışlıkla mı adres gösterildi diye tereddüde düştüm; çünkü, önergede ve gerekçede öngörülen hususlar ve atfedilen kusurlar, Türk Hava Yolları için asla varit değildir; çünkü, Türk Hava Yolları, özellikle son yıllardaki başarılı performansıyla, bahsedilen kusurlarla suçlanmayı hak etmemiştir. Hatta, eğer, Yüce Meclisin ilgisi Türk Hava Yollarına yönelecekse, bizim yapmamız gereken, bu başarılı millî kurumu eleştirmek değil, tam tersine, takdir etmek ve alkışlamak olmalıdır.

Türk Hava Yollarının adı, eskisi gibi, yabancı havalimanlarında tehir ve arızayla eşanlamlı şekilde tezyif edilmiyor artık; tam tersine, dakiklik ve kaliteye örnek gösteriliyor. Dünya kalite sıralamasında 7. seçildi bizim Türk Hava Yollarımız.

Benim yaşımdakiler, Türk Hava Yolları uçaklarının Londra’da Heathrow alanına sokulmayıp Gatwick alanına atıldığı günleri acıyla hatırlar; ama, şimdi, aynı Türk Hava Yolları uçakları, Londra’da, Cenevre’de, New York’ta yabancı yolcuların bile ısrarla tercih ettiği en dakik ve en rahat uçaklar haline gelmiştir.

Bütün hava yollarının alliance, yani, uçuş iş birliği yapmak için can attığı gururlu Swissair, bu işbirliği için Türk Hava Yollarını tercih ediyor, hatta peşinden koşuyor.

Sözü gelmişken değerli milletvekilleri, önergede yanlışlıkla “ortaklık” diye bahsedilen “Qualiflyer” konusu hakkında bazı gerçekleri anlatmalıyım.

Bu operasyon, ticari anlamda bir ortaklık değildir, sivil havacılıkta son derece yaygın olan bir iş birliği modelidir. Teknik adıyla alliance, yani ittifaktır. Bu suretle, Zürih’ten, Viyana’dan, Brüksel’den Türkiye’ye gelmek için bu ülkelerin millî hava yolları olan Swissair’a, Austrain’a, Sabena’ya başvuran yolculara, hiçbir ayırım yapılmadan, Türk Hava Yolları bileti satılmaktadır.

İttifak içinde yer alan hava yolu şirketlerinin malî durumunun bozukluğu iddiaları ise şaşırtıcıdır. Uluslararası havacılık kayıtlarına baktım, internetteki kaynakları taradım, Qualiflyer ittifakı içinde Türk Hava Yollarıyla birlikte yer alan diğer şirketlerin hiçbirinin malî sıkıntı içinde olduğuna dair bir bilgi bulamadım; tam tersine, hepsinin itibarlı ve güçlü şirketler olduğunu gördüm.

Ayrıca, Qualiflyer ittifakıyla, Türk Hava Yollarının zarar görmesi şöyle dursun, tam tersine kârı artmıştır. Teknik hesaplara göre, Türk Hava Yollarının bu ittifaktan yıllık kazancı 50 milyon dolara yakındır. Yani, bu ittifak, bir eleştiri konusu olarak takdim edilmek şöyle dursun, olsa olsa Türk Hava Yollarının ve Türkiye’nin çıkarına bir işlem olduğu için, yönetimi kutlamaya bir vesile teşkil eder.

Ayrıca, değerli milletvekilleri, Qualiflyer ittifakı, Özelleştirme İdaresi ve diğer kamu otoritelerinin mutlak bilgisi ve izni dahilinde gerçekleşmiştir; bunun aksine olan iddialar da asla varit değildir.

Değerli milletvekilleri, önergede, Türk Hava Yollarının zarar ettiğinden söz ediliyor. Doğrusu bu iddiayı anlamak da zordur; çünkü, Türk Hava Yolları, şimdiki yönetimi döneminde sürekli kâr etmektedir.

Son iki yılın kâr rakamlarına bakınız: 1997’de 2,8 trilyon lira, 1998’de 5,5 trilyon lira. Ancak, 1999’da kârın, 1998 düzeyinde veya biraz aşağısında kalması beklenmelidir; çünkü, Mısır’da terör, Rusya’da ekonomik kriz, İtalya ile siyasi sürtüşme, Türkiye’deki bölücü terörün yurt dışındaki abartılı propagandası, Kosova savaşı, Marmara depremi gibi peş peşe gelen hadiseler, Türkiye’de, turizmin her alanı gibi, Türk Hava Yollarını da olumsuz yönde etkilemiştir; ama, turizmin diğer alanları kâr etmek şöyle dursun, fena halde zarar etmekteyken, Türk Hava Yolları, sadece, geçen yılki kârını sürdürmektedir ve Türk Hava Yolları, büyük ihtimalle, bütün bu olumsuzluklara rağmen, 1999 yılını da kârla kapatacaktır.

Türk Hava Yollarının, bu kârı, diğer şirketlerde görülmeyen bazı zarurî indirimlere rağmen sağladığını da dikkate almalıyız. Mesela, güneydoğumuzda bölücü teröre karşı vatanımızın bütünlüğü ve milletimizin birliği için mücadele eden askerlerimize, elbette afişe fiyatın çok altında bir fiyat uygulanmaktadır. Karayolunun güvensizliği nedeniyle, bölgeye uçakla gidip gelen askerlerimizin sayısının yüksek olduğu düşünülürse, Türk Hava Yollarının bu millî davaya yaptığı malî katkının da ne kadar büyük olduğu ortaya çıkar. Yani, Türk Hava Yolları, bu gibi büyük fedakârlıklara rağmen her yıl kâr etmeyi başarmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Türk Hava Yollarının kârlılığını gösteren rakamları şirketin bilançolarından aldım. Kim bu bilançolara baksa, aynı gerçeği görebilir. Gerçi, önergede, bazı bilançoların gerçeğe uymadığından bahsedilmektedir; ama, yine aynı önergede, bu iddia için verilen tarihler, şimdiki yönetimden ve şimdiki hükümetten çok öncesine aittir. O tarihlerde hükümette bulunan partilerin hiçbirisi, şimdiki koalisyon partileri, iktidar partileri değildir, başka partilerdir. Bahsedilen iddiaların yöneleceği adresler için bu önergeyi vermeye hiç lüzum yoktu; iddia sahiplerinin çevrelerine bakmaları yeterliydi.

Önergede, Türk Hava Yolları yönetiminin, Yüksek Denetleme Kurulu tarafından eleştirildiği belirtilmiştir. Evet, böyle bir eleştiri vardır;

Ama, bu da, eski yönetimlere ve eski hükümetlere ait bir hadisedir. Bu sorun, 55 inci hükümet zamanında, yani Mesut Yılmaz Hükümeti zamanında halledilmiştir ve şirket, o zamandan beri, yani 56. ve 57. hükümetler döneminde de aynı basiret ve ciddiyetle yönetilmektedir.

Yüksek Denetleme Kurulunun eski hükümetlere ve eski yönetimlere yönelik olarak yaptığı ikazlar, yeni yönetimce mutlak surette dikkate alınmış, eski hatalar düzeltilmiştir. Nitekim, eski hükümetler; yani, 55 inci hükümetten önceki hükümetler zamanında Yüksek Denetleme Kurulunca yapılan ikazlar, 55 inci hükümetten bu yana uygulanan doğru yönetim sayesinde, artık tekrarlanmamaktadır.

Önergede ve gerekçede bahsedilen en önemli konu, aslında, iddialardaki en vahim yanlışı teşkil eden uçak alımı meselesidir.

Bilindiği gibi, Türk Hava Yolları, hızla gelişmesi sonucunda artan uçak ihtiyacını karşılamak üzere, eski yönetimler ve eski hükümetler zamanında uluslararası bir ihale açmıştır. Bu ihalede, sonuçta Airbus ve Boeing firmaları finala kalmıştır ve nihai karar Boeing lehine verilmiştir, eski hükümetler zamanında. Yeni yönetim işbaşına geldiğinde, kamuoyundaki bazı insafsız söylentiler nedeniyle ihaleyi tekrarlamıştır. Yeni ihalenin de her aşamasında, şirketin geleneksel ve sağlam usullerine uyulmuştur; yani, karar, yönetim kurulunca veya genel müdürce alınmamıştır; ihale, teknik alt komiteden, özel alım kurulundan, Devlet Planlama Teşkilatından, Özelleştirme İdaresi Başkanlığından, Hazineden, Yüksek Planlama Kurulundan geçmiş ve sonuçta, tekrar Boeing uçaklarında karar kılınmıştır. Ancak, bu sefer yapılan sıkı pazarlıklar ve bazı modifikasyonlar sonucunda, ihale, 74 000 000 dolar daha ucuza bağlanmıştır. Bu sonucun da, herhalde eleştirilmesi değil, takdir ve tebrik edilmesi gerekir.

Yeni yönetimin, Boeing’le daha önceden yapılan anlaşmayı gözden geçirerek aldığı bu başarılı sonuç, diğer aday şirket olan Airbus’ın verdiği fiyattan, beş yılda 250 000 000 dolar daha ucuzdur;

Üstelik Airbus, ilk iki yıl hiç uçak veremeyecekti, Boeing ise uçakları çok daha önceden teslim etmeye başlamıştır. İhale o kadar şeffaf ve adil olmuştur ki, kaybeden Airbus firması daha sonra en küçük bir itirazda bulunmamış, tam tersine, Türk Hava Yolları yönetimine gelip teşekkür etmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu konuda yeni yönetimi kutlarken, eski yönetimi asla eleştirmeyi düşünmüyorum. Şüphesiz, onlar da günün şartları içinde en iyisini yapmaya çalışmışlar ve yapmışlardır. Yeni yönetimin aldığı iyi sonuçta, eski yönetimlerin başlattığı gayretlerin de payı vardır. Bu sebeple, az önce arz ettiğim teşekkür, aslında -eski, yeni- bütün Türk Hava Yolları yönetimlerine aittir.

Türk Hava Yollarının uçak filosunun belli bir uçak şirketine bağımlı olduğu iddiası da doğru değildir. Bunu görmek için uzun boylu bir incelemeye gerek yoktur. Her uçuşta, koltuğumuzun önünde bulduğumuz THY dergisi Skylife’daki filo bilgisine bakmamız yeterlidir.

Türk Hava Yolları filosu, esas itibariyle, iki büyük şirket olan, yani meşhur ihalede finale kalan Airbus ve Boeing arasında çok dengeli olarak paylaştırılmıştır. Şu anda, 20 Airbus, 29 da Boeing uçağı vardır. Airbus uçakları daha büyük olduğu için -koltuk sayısı açısından- iki şirket arasında paylaşım yarı yarıyadır. Kaldı ki, belirli rotalar ve alanlar için, filoda, bir üçüncü şirket olan British Aerospace’in de 13 uçağı vardır.

Türk Hava Yollarındaki uçakların bir kısmının mülkiyeti satın alınmış, bir kısmı da leasing yoluyla kiralanmıştır. Bu iki model de, filo içinde dengelidir.

Bu ikili yöntem, sadece Türk Hava Yollarının değil, bütün büyük şirketlerin uyguladığı bir modeldir; çünkü, uçakların hepsini kiralamak, uçak sahibi olmayan bir şirket izlenimiyle zaaf yaratır; hepsini satın almak ise, bilançoda borç yükünü yükseltip, şirketin mali yapısını bozar. Türk Hava Yollarının özelleştirilmesini özlediğimiz bir dönemde, sırf satın almayı tercih edip bilançoda borç hanesini gereksiz olarak yükseltmenin, hiç de sağlıklı bir yol olmayacağı açıktır. Bu sebeple, filodaki uçakların bir kısmının satın alınmayıp leasing yoluyla kiralanması, sadece ticari bir basiretin sonucudur ve yadırganmaması gerekir.

Değerli milletvekilleri, geçen pazar günü Hürriyet Gazetesinin kokpit sayfasında, havacılık uzmanı Yazar Uğur Cebeci ilginç bilgiler yayımladı. Yazardan öğrendiğimize göre, Türk Hava Yolları, ciro itibariyle dünyanın 41 inci hava yolu şirketi. Dünyanın 60 küsur ülkesinin 150’den fazla şirketinin yarıştığı uluslararası kulvarda bizim Türk Hava Yollarımız 41 inci olmuş. Her yıl daha fazla çetinleşen sert rekabet ortamında, sadece bu başarı bile Türk Hava Yollarının kutlanması için yeterli sebeptir; ama, başarının devamı da var; Türk Hava Yolları ciro itibariyle 41 inci; ama, kilometre başına yolcudan elde edilen kazanç itibariyle 11 inci; yani, kârlılıkta, ciro sıralamasının çok üstünde bir performans elde etmiş. Demek ki, Türk Hava Yolları başarılıdır ve yönetimi eleştirmek yerine, tekrar tekrar kutlamamız lazımdır.

Aynı yazıda, dünyanın birçok büyük şirketinin Asya krizi nedeniyle sıkıntı çektiği, mesela, meşhur British Airways’in, 1999 yılını, muhtemelen zararla kapatacağı da belirtilmektedir.

Bu yazının başlığında yer alan şu cümleleri, millî bir gururu paylaşmamız için, huzurunuzda tekrar etmek istiyorum. Değerli yazar şöyle diyor: “Türk Hava Yollarının yıldızı gittikçe parlıyor. Beş yıl içinde Avrupa’da 6. sıraya yerleşecek.”

Zorlu bir uluslararası yarışta, bizim, Türk Hava Yollarımızın başarısını takdir etmemiz ve bunun doğal icabı olarak başarılı Türk Hava Yolları yöneticilerini desteklememiz, herhalde, en sağlıklı yol olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bayrağımızı, dünya göklerinde şerefle taşıyan, dünya havaalanlarında Türk sivil havacılığının başarısını tescil eden Türk Hava Yolları yöneticilerinin takdirine vesile sağlayan bu önergeye tekrar teşekkür ediyorum. Türk Hava Yolları yönetimine, üstelik sadece bu yönetime değil, çorbada tuzu bulunan bütün eski yönetimlere de teşekkür borçluyuz; hepsi samimiyetle ve iyi niyetle çalışmışlardır. Türk Hava Yollarını, Türkiye’nin bir uluslararası gururu haline getirmede hepsinin payı vardır; Allah, hepsinden razı olsun. Yüce Meclisin, bu değerli millî kurumu ve yöneticilerini yıpratmak yerine, takdir ve teşvik edeceğine inanıyorum.

Önergeyi veren değerli milletvekillerimizin, artık araştırma ihtiyacını duymayacaklarını, Türk Hava Yollarını yıpratabilecek ve başarılı yöneticilerini rencide edebilecek bir işleme oy vermeyeceklerini umuyorum. Önerge, Meclis araştırması için verilmiştir; ama, geliniz, değerli milletvekilleri, biz hakkaniyetli davranalım ve bunu bir Meclis teşekkürüne çevirelim.

Son olarak, üç gün önce Kahire’ye gitmek üzere New York’tan kalktıktan az sonra Okyanus’a çakılan Mısır uçağı kazası nedeniyle, dost Mısır’a ve Mısır Hava Yollarına geçmiş olsun diyor ve başsağlığı diliyorum. Bu elim kazada vefat eden 119 yolcuya Allah’tan rahmet diliyorum. Allah, Türk Hava Yollarımızı da, dünyanın bütün hava yolu şirketlerini de her türlü kazadan, beladan korusun duasıyla sözlerimi bitiriyorum.

Yüce Heyetinize, şahsım ve Anavatan Partisi adına, içten saygılarımı tekrarlıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kocaoğlu.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, önerge sahibi sıfatıyla Sayın Veysel Candan konuşacaktır.

Buyurun Sayın Candan.

Veysel CANDAN (Konya Mv.)

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biz, bu araştırma önergesini verirken birtakım incelemeler yaptık ve birtakım da belgeler alarak geldik; ancak, konuşmacılara baktım, bu araştırma önergesini parti meselesi haline getirdiler. Tabii, bu çok yanlış. Benim buradaki amacım -birtakım ciddi iddialar var, biraz sonra belgeleriyle de koyacağım ve söyleyeceğim- kurumun önünü açmak, iyileşmesini sağlamaktır.

Şimdi, her şeyden evvel arkadaşım “kulaktan dolma” diyor. Şu elimdeki rapor -1996 yılı- Türk Hava Yollarına aittir, Yüksek Denetleme Kurulu hazırlamıştır. Raporun bir bölümünde şöyle deniyor: “1994,1995, 1996 yılı bilanço ve gelir tablosu gerçeği yansıtmamaktadır. Gelir ve giderlerde hayali birtakım bütçeler yapılarak kâr gösterilmiştir.” Bunu ben söylemiyorum.

Arkadaşım diyor ki: “Siz bunu ibra ettiniz…” KİT Komisyonu 35 kişidir; orada bulunan 13 kişidir; 7 kişi bunu ibra etmiştir; yani, 1 fazla oyla ibra edilmiştir.

Yine, arkadaşım diyor ki: “Erbakan döneminde alındı.” İyi ya, Erbakan dönemini inceleyelim. Yani, benim kendi dönemim niye incelenmesin? Ne demek incelenmeyecek ?! Öyle şey olur mu ?!

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Bravo!

VEYSEL CANDAN (Devamla) – “Çok hassasız” diyor. Doğru; hassassanız, gelin, araştırma önergesine “evet“ diyelim hassasiyetimizi gösterelim; saklanmanın, üstünü örtmenin mantığı nedir.

Şimdi, burada hukuki bir tahlil yaptı arkadaşım, benim yazdığım maddeleri bir bir saydı; onlara güya kendine göre cevap vermeye çalıştı. Hiçbirisi doğru değil. Ben buradan samimiyetle söylüyorum, bütün arkadaşlarımın vicdanına sesleniyorum; burada yolsuzluk vardır, burada usulsüzlük vardır.

Değerli arkadaşlar, ben araştırma önergemde dört konu üzerinde durdum. Birincisi, bu raporun üzerinde durdum ve “bu bilançoların gerçek olması lazım” dedim.

Siz bu rapora oy vermezseniz, bu bilançolar bundan sonra hep gerçeği yansıtmayacak anlamına gelir. Neden; çünkü, bürokratlar diyecek ki: “Bu, komisyonda incelendi, milletvekilleri buna lüzum görmedi, o zaman bunlar gerçeği yansıtmadan da olabilir.” İşte, rapor bu.

İkincisi, değerli arkadaşlar, bakınız, bir yönetmelik hazırlanıyor “33 üncü madde” deniliyor -bunu, Kurum, kendisi hazırlıyor- ve buna bağlı olarak deniliyor ki: “Önem, özellik ve ivedilik.” Bu üç şartı koymuş; bütün alımlarını rekabetsiz yapıyor. “Bunun önemi var, bunun acelesi var, bu ivedidir” diyor, alımları yanlış yapıyorlar, fazla ödeme yapıyorlar. Bunu kim söylüyor; ben söylemiyorum, bu raporu yazanlar söylüyor. Yani, bunu, niye DSP, MHP, ANAP, Fazilet işi yapıyorsunuz ?! Ben, burada bir şeylerden bahsetiyorum ve bu hava yollarını dört yıl bizatihi inceledim.

Üçüncü olarak, değerli arkadaşlar, bakınız, bundan bir süre önce -ben, size, burada ifade ettim- uçak kiralaması yapılıyor. Hiç duydunuz mu, Cayman Adaları?.. Küba’nın güneyinde üç tane adacık. Burada 28 000 kişi yaşıyor; İngiliz sömürgesidir. Türk Hava Yollarından iki bayan personel, burada, bir uydurma şirket, naylon şirket kuruyorlar. Bunu kim söylüyor; belgeler söylüyor. Bakınız, bayanların adını da söylüyorum: Genel Müdür Yardımcısı İlnur Sevda Ezgü. “Belge yok” diyor; işte belge, söylüyorum.

İkinci isim: Hukuk Müşavirliğinden Avukat Berrak Aşçı. Başbakanlık Teftiş Kurulu bunu inceliyor; diyor ki: “Bunları görevden alın; bunların görevini değiştirin, burada usulsüzlük var.” “Peki, nedir usulsüzlük” diye sordukları zaman diyor ki: “Efendim, 240 000 doların gerçek payı yok.” 240 000 dolar, o günkü şartlarda, serbest piyasada kiralanan uçak fiyatıdır arkadaşlar. O gün, (A) firması 240 000 dolara kiralarken, Türk Hava Yolları 433 000 dolara kiralamış. Ben, bunu söylüyorum. Bunun partiyle ne ilgisi var?! Bir bürokrat yanlış yaptıysa, bunun hesabını versin. Hassas olmak, bu rakamlar üzerinde durmaya bağlıdır.

Değerli arkadaşlar, bakınız, bu Cayman Adaları enteresan bir yer. Vergi cenneti olarak bilinen Cayman Adaları, dünyadaki ülkelerin paravan şirketlerini kurdukları yer olarak biliniyor.

Bir kurum, uçak kiralamak için naylon şirket kuruyor, iki görevlisini, bilmem, dünyanın öbür ucuna gönderiyor, onlar, yani o iki hanım kiralıyor uçakları ve o iki hanım da, Türk Hava Yollarına uçak kiralıyor. Koskocaman Türkiye Cumhuriyeti Devletinin böyle naylon şirketlere ihtiyacı mı var? Bu hanımların aldıkları paralar nerede? İşte, ben, bunu soruyorum.

Değerli arkadaşlar, bir diğer önemli konu üzerinde duruyorum. Bakın, bundan bir süre önce canlı televizyon yayınında, şimdi yakalanan Erol Evcil, diyor ki -öyle şayia falan deyip geçiştiremezsiniz; araştırmanın ne zararı var, bütün partilerden oluşacak komisyonla araştıracağız; bunun ne zararı var; kime ne zararı var- bizatihi benim yanımda -Erol Evcil söylüyor; tutuklandı; çağırın, komisyonda dinleyelim diyorum ben- uçak alımlarıyla ilgili 50-55 milyon dolar İsviçre bankasına yatırıldı. Kuralım komisyonu soralım diyorum; bunun neresinde kötülük var?! Diyor ki: “Onu, benim yanımda bir bakan ve ilgili birtakım yetkililer aralarında paylaştılar. Ben bu olaya bizatihi şahidim.” Canlı yayın burada işte. Canlı şahidi var. Bunun neresinde kötülük var da, efendim bu konular şayiadır, efendim bu konular gazete kupürüdür!.. Arkadaş da biraz önce bir sürü gazete kupüründen okudu notlarını. Ben, inanmadığım bir şeyi çıkıp burada konuşmak durumunda değilim.

Değerli arkadaşlar, ben, bu konunun üzerinde dururken, dört ana husus üzerinde durdum. Bir tanesi, bu raporların sağlığı yansıtmadığı iddiasından hareketle; bir diğeri, bu 33 üncü maddeyi şu anda Türk Hava Yolları değiştirmek mecburiyetinde kaldı, komisyonda uzun konuşmalardan sonra mecbur kaldılar, bu ivedilik, özellik, önem meseleleri dolayısıyla rekabetsiz alımı kaldırdılar; ama, o zamana kadar milyar dolar zarar edildi arkadaşlar. Bunun hesabını biri vermesi lazım.

Türk Hava Yollarını masaya yatırmak -neticeyi söylüyorum- hazırlanacak raporla kuruma yön vermek, usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını açığa çıkarmak, görevini ihmal ve kötüye kullanan varsa hesap sormak; Meclisin görevi bu değil mi arkadaşlar?

Yani, hepimiz partiliyiz; ama, ondan önce vicdanlarımız var. Devletin parasını harcıyoruz arkadaşlar. (FP sıralarından alkışlar) Millet malına sahip çıkmak ve diğer kurumlara da örnek olmak istiyoruz. Bu kiralamadakini söyledim, hesapları söyledim.

Değerli arkadaşlar, bakın, uçaklar satın alınırken, 1997 birim fiyatı itibariyle 1 339 000 000 dolar; bankadan aldığım rakamı okuyorum kardeşim. Ödenen para bu. ABD Eximbank kredisi kullanılıyor. Kredi kullanılır iken yüzde 10 komisyon alındığı ve Erol Evcil’in açıkladığı rakam bunun altında yatıyor. Ben bunun açıklanmasını istiyorum. Sorarım size, hangi milletvekili arkadaşım… Mademki birisi tutuklanmıştır, komisyon kurulup da, neden bunlar sorulmasın?! Ama, burada, bir partinin genel başkanının bacanağı, bir partinin genel başkanının avukatı devreye girerse, tabii, burada yanlış olacaktır işte. (FP sıralarından alkışlar)

Zamanın başbakanı açıklamıştı “ben, bacanağıma güveniyorum. Benim en güvendiğim avukatım” diyordu. İşte onların yönetimi bunlar. Ben, burada işi zorla siyasi platforma dökmeyelim dedim. Amacım şudur: Komisyonu kuralım. Bu belgeleri, bir kere ortaya koyalım. Komisyon beni de dinlesin, ben de belgeleri ortaya koyayım. Erol Evcil’i de çağıralım, sen, bunu, canlı yayında bugün teyit ettin… Özel ulusal bir televizyondan bantı da getirebileceğimizi söylediler. Oradaki ifadeleri, biraz önce, aynen, net sizlere aktardım değerli arkadaşlar.

Şimdi, burada, efendim, Türk Hava Yolları güneydoğuya çok iyi sefer yapıyor, Türkiye, dünyada altıncı, yedinci sıraya geldi… Keşke birinci sıraya gelsin, istemeyen kim. Bu ne biçim mantık yani?! Böyle şey olur mu?! Ama, siz, Güney Afrika’daki devletlere göre Türkiye’yi sıralarsanız, tabii birinciye gelir. Neye göre sıralanmış? Hangi ölçüye göre sıralanmış?

Bakın, size, çok enteresan bir metin okuyacağım arkadaşlar. Yönetim Kurulu bir karar alıyor… Siz buna razı mısınız? Razıysanız söyleyin lütfen.
Dilekçe örnekleri- sayfa aşağı sıralıdır.

Yönetim Kurulunun 10 numaralı kararına göre, Genel Müdür görevli olarak yurtdışına çıktığı zaman, hanımı ve çocukları beraberinde gittikleri zaman, otel, ulaşım ve bütün masraflarını Türk Hava Yolları karşılamaktadır. Buna razı mısınız arkadaşlar, söyler misiniz? Türk Hava Yollarının yönetiminde çalışan bir sürü genel müdür, üst düzey yetkili, onların hanımları, onların çocukları var. Onlar bedava seyahat edecekler ve bir yönetim kurulu kararıyla bunu yapacaklar. Hatta, ben o zaman itiraz etmiştim “siz ölünce, vârisleriniz de uçsun daha iyi olur; bu işi bir kere yapmışken sağlıklı yapın” demiştim.

Değerli arkadaşlar, şimdi, netice itibariyle, şunu samimiyetle söylüyorum… Özellikle DSP’li arkadaşımla KİT Komisyonunda beraber çalıştık. Bir hafta önce de alt komisyon toplantısı vardı, orada sayın genel müdür beni de aradı. Bir sürü raporlar…

BAŞKAN – Sayın Candan, size 1 dakika süre veriyorum.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Tamam, bitiriyorum.

Oraya bir sürü raporlar getirdiler, onları da okudum, onların altından da bir şey çıkmadı. Bu benim söylediğim konuların araştırılması…

Bir konuyu daha söyleyeyim. Uçaklar için bak ne diyorlar: Boeing’den başka uçağa geçersek, pilotlar eğitimde sıkıntı çekermiş. Bu, mazeret olur mu? Bir diğeri de diyor ki: “Teslim tarihleri biraz uzadı, biz de ortaklığa giriyoruz, o itibarla da bu uygun değil”

Değerli arkadaşlarım, cümlemi tamamlarken, netice olarak, bu bir vicdan meselesidir. Ben siyasi parti olarak konuya bakmıyorum. Değerli arkadaşlarımın vicdanına hitap ediyorum. Şu söylediğim konular noktasında bir araştırma komisyonu kurulması için oy vereceğinizi düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Candan.

Araştırma önergesi üzerindeki ön görüşmeler tamamlanmıştır.

Oylama Sonucu:

21. Dönem 2. Yasama Yılı 13. Birleşimi 2. oturum olmak üzere; 2 Kasım 1999 Salı günü saat 19:02’de sona ermiştir…”THY’nin zarar etmesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi” oylamaya sunulmuş:

Meclis araştırması açılması Fazilet Partisi milletvekillerinin yoğun alkışlarıyla kabul edilmemiştir.* Bu seride TBMM kaynaklarından, Görsel ve Yazılı Basın kaynaklarından ve Hürriyet Gazetesi arşivinden yararlanılmıştır.

Gazi Meclis’te Havacılık Konuşmalarının THY Boeing 737-800’den Zararda mı? bölümü buraya kadardı. Diğer yazıma buradan ulaşabilirsiniz. Görüşmek üzere.

You may also like

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00