F-4 Phantom’un Hikayesi

by Çağdaş Serkan Kara

Herkese yeni bir yazıdan merhaba. Bu yazımızda konumuz F-4 Phantom’un Hikayesi ; havacılığın bir başka efsanesi olan F-4 Phantom savaş uçağı hakkın olacak. Dilerseniz yazımıza geçelim.

Gelişen Savaş Jetleri

İnsanlık, İkinci Dünya Savaşından sonra büyük bir tecrübe ve bilgi kazanmıştı. Bu bilgi ve tecrübeyi de mevcutta var olan cihazlara aktardıkları gibi yeni cihazlarda yaratmışlardır. Bu cihazlardan biri de savaş uçakları olmuştur. Daha gelişmiş sistemlerle ve düşük radar görünüşleriyle 1.nesil savaş uçakları havacılık tarihinde yeni bir sahneye perde aralamıştır. Daha önceki uçaklarda kullanılan turbo prop pervaneli motorlar yerine dönemine göre modern turbo fan motorları kullanılan 1.nesil savaş uçakları jet çağını başlatmışlardır. Bu uçaklardan bir tanesi bir dönem Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde de görev yapmış F-86 Sabre uçağıdır.

Havacılıkta başlayan jet çağı dur durak bilmemiş ve gelişmeye devam etmiştir. 1.nesil savaş jetlerini yapan insanlık, yaptığı cihazı geliştirerek 2.nesil savaş jetleri dönemini 1950’li yıllarda başlatmıştır. Aerodinamik açıdan geliştirilen uçaklar daha kıvrak manevra kabiliyetleriyle donatılmıştır. Bu uçaklardan bir tanesi de yine bir dönem Türk Hava Kuvvetleri envanterinde görev yapmış F-104 uçaklarıdır.

İnsanlık bir adım daha öteye gitmiş ve 1960’lı yılların başında 3.nesil savaş uçaklarının çağını başlatmıştır. Bugün inceleyeceğimiz F-4 Phantom uçağı da 3.nesil savaş jetidir ve hala günümüzde aktif olarak kullanılmaktadır.

Geliştirme

1952 yılında hikayesi yazılmaya başlayan F-4, aslında başka bir uçağın gelişmiş prototipidir. Uçağın üreticisi Mc Donnel Douglas şirketi Amerikan Donanması’na F-3H uçağını geliştirmiştir. Fakat bu uçak sorunlu bir uçak olarak ortaya çıktığından şirket, donanmanın bu uçaktan kolay vazgeçebileceğini düşünüyor ve kendi isteğiyle yeni bir prototip geliştiriyor. F-3HG prototipini geliştiren Mc Donnel Douglas, uçağın gövdesini ve kapasitesini geliştirip daha güçlü motorlar ekliyor. Gövdesi uzatılan ve kanat geometrisi değiştirilen prototipi Amerikan donanması çok beğeniyor ve bu uçağı daha da geliştirmesini üretici firmadan istiyor. 1954 yılında ise bu projeden geliştirilmekte olan uçağın yapacağı görevleri hali hazırda filomuzda bulunan uçaklar yerine getiriyor diyerek geri çekiliyor.

Mc Donnel Douglas’ı eli boş göndermek istemeyen donanma, şirkete bu prototipi daha da geliştirerek geleceğin 3.nesil savaş uçağını üretmelerini söylüyor. 1955 yılında çalışmaya başlayan firma 1957 yılında uçağı tamamlıyor ve F-4’ün atası olan F4H-1’i ortaya çıkarıyor. 1958 yılında ilk uçuşunu yapan uçağı donanma beğeniyor ve çalışmaların devam edilmesini istiyor. Gövdesinde bazı tadilatlar geçiren uçak, güncellemelerle beraber ses hızının iki katına çıkıyor. 1960 yılında ise ilk uçak gemisine inişini başarıyla tamamlıyor ve geliştirme süreci bitiyor. 1961 yılında da F-4 Phantom uçakları resmi olarak savaş uçağı ünvanını kazanıyor ve böylelikle 3.nesil savaş uçaklarının çağı başlamış oluyor.

Phantom Adı

Uçağa ilk başta şeytan manasına gelen ‘Satan’ ismini vermek istiyorlar. Bu isim tam da isabet olurmuş çünkü uçağa dışarıdan bakıldığında gerçekten de şeytani bir yapısı olduğu gözle görülmekte. Ancak bu isimden vazgeçiyorlar. Çünkü uçak döneminin en gelişmiş teknolojilerini barındırıyor. En modern savaş jeti olduğundan donanmanın ilk uçaklarından birine atıfta bulunarak uçağın adını Phantom koyuyorlar. Donanmadaki ilk uçaklardan birinin adı da Phantom.

F-4’ün Şöhreti

F-4 Phantom, hizmete girdiği andan itibaren bütün pilotlar tarafından çok seviliyor. Uçağı seven sadece pilotlar değil, dönemin Amerikan Hava Kuvvetleri’de uçağa hayran kalıyor ve donanmadan birkaç tane test uçağı alarak bu uçağı kullanmaya başlıyor. Kullanmaya başladıktan sonra Amerikan Hava Kuvvetleri pilotları fark ediyor ki bu uçak, mevcut kullandıkları uçaktan daha kabiliyetli ve daha gelişmiş özellikler barındıryor. Ardından Amerikan Hava Kuvvetleri, Mc Donnel Douglas’ın kapısını çalarak Hava Kuvvetlerine özel bir F-4 Phantom geliştirmesini istiyor ve ortaya F-4 C modeli ortaya çıkıyor. Donanmanın kullandığı F-4 ise bir F-4 B.

F-4 Sahada!

Bir savaş uçağının özelliklerini en iyi test edebileceğiniz yer hiç şüphesiz savaşlardır. F-4’lerde Hizmete girdikten birkaç yıl sonra Vietnam Savaşına katılıyorlar ve kabiliyetlerini gösteriyorlar. Mig 21’e karşı savaşan F-4’ler Amerikan Hava Kuvvetlerinin söylemine göre 4 Mig-21’e karşı bir F-4 mukavemet gösterebiliyormuş. Bu savaşta Mig-21’lerle çokça Dog Fight’a giren F-4 pilotları, gövdeye monte edilmiş makinalı tüfeklerin oldukça yokluğunu çekmişler. Pilotlar, makinalı tüfek olmadığı için geri kaçmak durumunda kalmışlar. Bu soruna geçici bir çözüm bulan Hava Kuvvetleri gövdenin altına bir makinalı tüfek podu eklemiş ve bu sorunu geçici olarak çözmüştür. Savaş sonrası bu sorunu göz önüne alan Mc Donnel Douglas mühendisleri, burun altına makinalı tüfek bölümü eklemişlerdir. Bu bölümü eklemek için burun bölümünde oldukça değişiklik yapılmıştır. Radarı değiştirilmiş ve burun bölümü uzatılmıştır. Bu modernizasyon sayesinde F-4 E modeli ortaya çıkmıştır.

Amerika’nın müttefikleri tarafından da çok sevilen uçağın Japonya, üreticisi konumundadır. Günümüzde sadece 4 millet bu uçağı aktif olarak kullanmaktadır. Yunanistan,İran,Japonya ve Türkiye’dir. İran bu uçakları oldukça aktif kullanmıştır. Özellikle Irak savaşında kullanılan uçak kendini ispatlamıştır. Arap-İsrail Savaşında da bu uçak kullanılmıştır. 1980’li yıllarda Dünyanın birçok ülkesine ihraç edilen F-4, İhraç edildiği ülkelerin Hava Kuvvetleri’nin en verimli uçağı olmuştur. Bu uçak için 60’ların F-22 Raptor’u desek az çünkü döneminde ilk defa yeni sistemler ve radarlar bu uçakta kullanılmış.

Benim Düşüncelerim ve Kapanış

F-4 Phantom uçağını küçüklüğümden beri hep görürüm çünkü çocukluğumun geçtiği yer 151.Tunç Filo’nun uçuş rotasında bulunuyordu. Uzaklardan gelen karartı ve ardından gökyüzünü yaran sesiyle küçük kasabamızı yerinden oynatır geçer giderdi. F-4’le ilk yakından tanışmam ise 2021 yılında Atatürk Havalimanında oldu. Aprona çıktığımda üzerimizden alçak geçiş yaparak bacaklarımı titretmişti. Motorlarından çıkan jet sesi içimde yankılanıyordu. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Yakında filodan çıkacak ve onun bana yaşattığı anılar kalacak…

F-4 Phantom’un Hikayesi yazımızın daha burada sonuna geldik. F-4 Phantom’un Hikayesi yazımızla ilgili görüş belirtmeyi unutmayın. Kendinize iyi bakın bir sonraki yazımızda görüşmek üzere.

You may also like

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00